MAHKEMESİ : Şile Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/05/2013NUMARASI : 2012/247-2013/240C.. Ö.. ile İ.. Ö.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Şile Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 22.05.2013 gün ve 247/240 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.02.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat T.. B.. ve karşı taraftan davalılardan M.. Ü.. ve İ.. Ö.. vekili Avukat G.. A.. E.., davalı N.. G.. vekili Avukat S.. K.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı C.. vekili, dava konusu Şile İlçesi Satmazlı Köyü parselin muris F.. Ö.. adına kayıtlı olduğunu, murisin sağlığında taşınmazı davacıya sattığını, murisin 2002 yılında ölümü üzerine mirasçıları olan davalıların dava konusu taşınmazın Orman tahdit alanı olduğunu bahane ederek intikalleri yaptırmayıp, davacıya devrinden kaçındıklarını, oysa dayanak satış sözleşmesinin davalıların bilgisi dahilinde yapıldığını ve davalıların tamamının tanık olarak satış sözleşmesinde imzalarının bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak davalıların tapuda ferağ işleminin yapılmasına icbar edilmesine, tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline bunun mümkün olmaması halinde şimdilik 10.000 TL'nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar İ.. ve M.. vekili, tapulu taşınmazlarda harici satış sözleşmesinin geçerli olmadığını, taşınmaz satışının Noter kanalıyla veya Tapu Sicil Müdürlüğü'nden devir işlemi yapılmak suretiyle gerçekleştirilebileceğini, satış işleminin yapıldığı belirtilen adi yazılı belgede herhangi bir bedel belirtilmemiş olduğunu ve bedelin ödendiğine dair bir ibarenin bulunmadığını, bu sebeple davacı vekilinin taşınmazın bedeli tespit edilmek suretiyle ödeme yapılması talebinin hukuken korunması gereken bir hakkın varlığını içermediğini, murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların intikalleri yaptırmak suretiyle davacıya taşınmaz devrini yapmalarının davacının buna ilişkin bedeli ödemesi veya üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi ile mümkün olabileceğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Davalı N.., dava konusu olan 11.07.2000 tarihli satış sözleşmesinin yapıldığını bildiğini, davacı C..’ın evin eşyalarını aldığını, zaman zaman evin geçimi için bir keresinde de toplu olarak para verdiğini, birkaç ay evin geçimini bu parayla sağladıklarını, ayrıca dava konusu taşınmaz için aralıklı olarak davacının, babasına toplam 20 milyar civarında para ödediğini, davacı C..’ın yaptığı harcamalar ve ödediği bedel karşılığında babası F.. Ö..’ün de taşınmazı C..’a devredeceğini söylediğini hatırladığını, babasının C..’a verdiği tarlanın yıllarca C.. tarafından kullanıldığını, C..’ın tapuda devir işleminin yapılmasını istediğini ama davalılar buna bir türlü yanaşmadığını açıklayarak bu nedenle davacı C.. tarafından açılan davaya bir itirazı olmadığını bildirmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapulu taşınmazı haricen satın alma ve zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK'nun 713/1. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde geçersiz sözleşme gereğince ödenen bedelin tazmin edilmesi isteğine ilişkindir.Dava konusu Satmazlı köyü parsel 11.11.1958 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında 2/4 payı H.. oğlu F.. Ö.., 1/4'er paylar ise A.. oğlu Ö.. Y.. ve A.. kızı A.. T.. adına tesbit edilmiş, tutanak 3.2.1959 tarihinde kesinleşmiştir. Ö.. ve E..’ye ait paylar da 25.03.1969 tarihinde F.. Ö.. tarafından satın alınmış olup taşınmazın tamamı halen F.. Ö.. adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır.Davacı C.. ile babası ve kayıt maliki F.. Ö.. arasında haricen düzenlenen 11.07.2000 tarihli satış sözleşmesinde, parselin tamamının F.. tarafından C..’a satıldığı görülmektedir. Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre sözleşmenin tarafı F.. Ö..’ün 30.05.2002 tarihinde ölmüş, geride mirasçı olarak ikinci eşi N.. ile ilk eş F..’ten olma çocukları C.., M.., İ.. kalmıştır.Tapulu taşınmazların satışı TMK'nun 706, BK'nun 213 (6098 sayılı TBK'nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartı bir ispat şekli olmayıp bir geçerlilik şartıdır. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davacının dayandığı satış sözleşmesinin yapıldığı 11.07.2000 tarihinde parsel tapuda kayıtlı olduğuna, bu nedenle davacı tarafın dayandığı resmi memur önünde yapılmayan harici satış senedine değer verilemeyeceğine ve buna dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulamayacağına, davalılardan Naziha’nın beyanı da davanın kabulü olarak nitelendirilemeyeceğine göre Mahkemenin tapu iptali ve tescile ilişkin isteği esastan reddetmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, az yukarıda da açıklandığı gibi davacı terditli talepte bulunmuş olup, tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması halinde şimdilik 10.000 TL'nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin de talep etmiştir. Kural olarak, 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir.Mahkemece davacının geçersiz sözleşme sebebiyle alacak isteğine yönelik talebi ile ilgili de inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bu istekle ilgili de olumlu olumsuz bir hüküm kurulması, hüküm kurulurken gerekçesinin de yeterli ve denetime açık olacak şekilde kararda açıklanması gerekirken, terditli alacak isteği ile ilgili hiçbir gerekçe gösterilmemesi ve bu taleple ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması, sadece iptal ve tescil isteği ile ilgili hüküm kurulması doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hüküm bölümünün terditli alacak isteğine yönelik olarak 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.