Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 247 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7171 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair... Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08.05.2012 gün ve 235/38 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde;.... ilçesi,.... Köyü Köyiçi mevkiinde bulunan taşınmazı 1969 yılından beri malik sıfatı ile aralıksız ve çekişmesiz olarak ev, ağıl ve samanlık yapmak suretiyle kullandığını, 2003 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazının 100 m² lik kısmının davalıya ait komşu 159 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiğini, geriye kalan kısmın ise 159 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olarak adına tespit edildiğini açıklayarak davaya konu taşınmazın davalıya ait tapu kaydının kısmen iptali ile 100 m² lik kısmının 152 ada 2 nolu parsele ilave edilmek suretiyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı yargılama oturumda taşınmazın dedesinden babasına, babasından da kendisine kaldığını açıklayarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile 159 ada 1 parsel sayılı taşınmazın krokide A harfiyle gösterilen 85,60 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı olan 159 ada 2 nolu parsele ilave edilmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, hukuksal nedenine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu 159 ada 2 parsel sayılı taşınmaz, 03.02.2003 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, senetsizden, arsa vasfı ile ...’in nizasız fasılasız malik sıfatı ile 20 yılı aşkın bir zamandan beri zilyet ve tasarrufunda iken 1999 yılında oğlu...’e kayıtsız şartsız meccanen hibe ederek bu yerden hak ve alakasını kestiği ve halen... Oğlu...’in zilyetliğinde bulunduğu,...’in 2001 yılında taşınmaza ev yapmak maksadı ile temel inşaa ettiği açıklanarak .... adına tespit edilmiş, kadastro tespitinin 13.06.2003 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine aynı şahıs adına tapu kaydı oluşmuştur. Keşif sırasında dinlenen Yerel Bilirkişi ... davacının evinin yerini....’den satın aldığını, evi sığmadığı için....’den yer istediğini, onun da verdiğini beyan ederek sınırları zeminde göstermiş Fen Bilirkişisi İsa Doru 31.10.2010 tarihli rapor ve krokisinde Mahalli Bilirkişinin gösterdiği sınırın kadastro esnasında ölçülen sınır olduğunu belirtmiştir. Davalı tanığı... davacının taşınmazı ev yapmak için önceden babasından aldığını, yaptığı evin sığmaması nedeniyle babasının iki metre daha güney taraftan yer verdiğini, dava konusu yerde gösterdiği taşların taraflar arasındaki sınırı teşkil ettiğini açıklamış, Fen Bilirkişisi raporunda bu sınırları göstermemiştir. Davacı tanığı... ise; tarafların arasındaki sınırı bilmediğini beyan etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan 12.11.1992 tarih ve 85-125 sayılı hükmün dava konusu yere ilişkin olup olmadığı, usulüne uygun olarak araştırılmadığı gibi Fen Bilirkişisi tarafından Yerel Bilirkişinin gösterdiği sınırların kadastro sırasında tespit edilen sınırlar olduğu açıklanmasına ve davalı tanığının sınır olarak gösterdiği taşların Fen Bilirkişisi rapor ve krokisinde gösterilmemesine rağmen yetersiz bilirkişi ve tanık beyanları esas alınarak yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, davacı tarafından... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan ve Mahkemece reddine karar verilen tescil davasına ilişkin dosya celp edilerek Yerel Bilirkişi ve tanıkların HUMK'nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiye ile çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2 maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli,...Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan tescil davasının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı üzerinde durulmalı, Yerel Bilirkişi ve tanıklardan uyuşmazlık konusu taşınmaz ile taraflar arasındaki sınırlar Yerel Bilirkişi ve tanıklardan sorularak göstermiş oldukları sınırlar teknik bilirkişinin rapor ve krokisine işaretletilmesinin sağlanması, uyuşmazlık konusu taşınmaza kimin, hangi sıfatla zilyet olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı ve ne şekilde devam ettiği aynı şekilde Yerel Bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkinin HUMK'nun 261. maddesi uyarınca giderilmesine çalışılmalı, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olduğu halde yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalı ...’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.