Hayrettin ile Fevzi ve müşterekleri, Hazine ve E... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kurucaşile Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 25.09.2007 gün ve 51/42 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi ile davalı Fevzi Yılmaz vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, ortak miras bırakan Ali Yılmaz’dan kalan dava konusu taşınmazdaki davalı Fevzi dışındaki diğer mirasçıların miras paylarını satın ve devraldığını açıklayarak 25/28 payın adına, geriye kalan 3/28 payın davalı Fevzi adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Fevzi, dava konusu taşınmazı miras bırakan A.. Y...’dan satın ve devraldığını, terekeyle ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Yargılama oturumlarına katılan diğer davalı gerçek kişiler, miras paylarını dava tarihinden önce davacıya sattıklarını bildirmişlerdir. Davalı Hazine temsilcisi, dava konusu taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılamayacak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, 1343.29 m2 yüzölçüme sahip taşınmazın 25/28 payının davacı, 3/28 payının davalı Fevzi adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Fevzi vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre dava konusu taşınmazın 2000 yılında ölen taraf gerçek kişilerin miras bırakanı A.. Y..’dan kaldığı, davalı Fevzi dışında kalan diğer mirasçıların miras paylarını davacıya satıp devrettikleri, dava konusu taşınmazın dava tarihine kadar davacı, davalı Fevzi ve miras bırakan Ali tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği yerel bilirkişi ve tanıklar, orman sayılmayan yerlerden olduğu ormancı bilirkişi, kültür arazisi niteliğinde bulunduğu ziraatçi uzman bilirkişi tarafından gerekçeli olarak açıklandığına göre, aşağıda belirtilen hususlar dışında davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Davalı Fevzi dava konusu taşınmazı miras bırakandan satın aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş ise de, davacı ile davalı arasında geçen Kurucaşile Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 13.11.2003 gün, 73/67 esas ve karar sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın davalı tarafından satın alınmış olmasına rağmen zilyetliğinin devredilmediği, halen tereke malları arasında yer aldığı belirlenmiş bulunduğuna göre, davalı Fevzi vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarında da isabet bulunmamaktadır. Davalı Fevzi vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, Dava konusu taşınmaz 2000 yılında ölen Ali ...’dan kalan bir yerdir. Ali ...’ın terekesi henüz taksim edilmemiştir. Davalı Fevzi dışında kalan diğer mirasçılar miras paylarını davacıya satıp devretmişlerdir. Miras payının devri kural olarak yazılı olmak koşulu ile geçerli ise de, taşınmazın bulunduğu yerde henüz kadastro çalışmaları geçmemiş bulunduğuna göre, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15. maddesi hükmü uyarınca pay devrinin her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Kaldı ki, bu davada davacı yazılı belgeyle de bu hususu kanıtlamıştır. Miras payının devri elbirliği mülkiyet haline son veren işlemlerden değildir. Miras payının devrine rağmen taşınmaz, miras payını devralanla devir dışında kalan mirasçılar arasında elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olmakta devam eder. Bu durumda tescil davasının miras payını devralan mirasçı ile miras payları üzerinde kalan mirasçılar tarafından birlikte açılması veya açılmış bulunan davaya diğer mirasçıların katılması, muvafakatlarının sağlanması, ya da miras ortaklığına temsilci tayini suretiyle davanın yürütülmesi gerekir. Hak sahibi mirasçılardan bir bölümünün davalı olarak gösterilmek suretiyle davanın yürütülmesi mümkün değildir. Davalı Fevzi’nin davaya karşı koyduğu da gözönünde tutularak Ali ...’ın miras ortaklığına temsilci atanmasını teminen taraflara süre ve imkan tanınması, miras ortaklığı temsilcisi yargılamaya geldiği taktirde isteği gözönünde tutularak uyuşmazlığın sona erdirilmesi gerekir. Mahkemece, bu hususun gözönünde tutulmamış olması doğru görülmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi bakımından yapılan inceleme de yetersizdir. Davada bu maddede yazılı vergi kaydı gibi bir belgeye dayanılmadığına göre, davacı, davalı Fevzi, diğer mirasçılar ve miras bırakan Ali adına aynı çalışma alanında belgesizden tespit ve tescil edilmiş taşınmazlar bulunup bulunmadığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden, aynı nedene dayanılarak dava açılıp açılmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekir. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 14,00 YTL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı Fevzi Yılmaz’a iadesine 01.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.