Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2355 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4024 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Gerede Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/12/2012NUMARASI : 2008/218-2012/683M.. Ç.. ile S.. B.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 20.12.2012 gün ve 218/683 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı, dava dilekçesinde; Gerede İlçesi, İnköy Köyü ve parsel sayılı taşınmazların davalıların murisleri adına kayıtlı olduğunu, taşınmazları kendisine davalıların murisleri olan Mustafa ve İbrahim’in sattığını, satış tarihinde taşınmazların kadastro tespitinin yapıldığını, henüz kesinleşmediğini, satış tarihi olan 10.10.1966 tarihinden bu yana taşınmazlara zilyet olduğunu açıklayarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Davalı D.. Ç.., yargılama oturumunda davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, harici satış sözleşmesi ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayalı olarak TMK'nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali tescil davasıdır.Mahkemece, taşınmaz satış sözleşmesinin TMK'nun 706. maddesinde belirtilen şekil şartına uyulmadan yapıldığı benimsenerek davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşü dosya kapsamıyla örtüşmemektedir.Davacı, 10.10.1966 tarihli harici satış sözleşmesine dayanmıştır. Uyuşmazlık konusu parsel sayılı taşınmaz 03.10.1963 tarihinde senetsizden C.. oğlu M.. Y.. adına tespit edilmiş, tespitin 11.01.1967 tarihinde kesinleşmesi üzerine M.. Y.. adına tapu kaydı oluşmuştur. 608 parsel sayılı taşınmaz ise 03.10.1967 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden İ.. oğlu İ.. Y.. adına tespit edilmiş, tespitin 11.01.1967 tarihinde kesinleşmesi üzerine bu şahıs adına tapu kaydı oluşmuş, 06.06.2008 tarihinde satış suretiyle N.. oğlu D.. Ç.. adına tescil edilmiştir. Satış tarihi olan 10.10.1960 tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazların kadastro tespiti yapılmış olup henüz kesinleşmemiştir. Kadastro tespitleri ise satış tarihinden sonra 11.01.1967 tarihinde kesinleşmiştir. Taşınmaz kadastro tespitinden önce tapuya kayıtlı olmadığı gibi satış tarihinde de kadastro tespiti henüz kesinleşmediğinden tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlardandır. Tapusuz taşınmazlar yerleşmiş Yargıtay ve Daire İçtihatlarına göre menkul hükmündedir. TMK'nun 763. maddesine göre taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Yani, taraflar arasında menkul hükmünde olan taşınmazın mülkiyetinin devri için satış sözleşmesi yapıldığında ve taşınmazın zilyetliği alıcıya devredildiğinde alıcı mülkiyet hakkını kazanır.Somut olayda, öncesi tapuya kayıtlı olmayan uyuşmazlık konusu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme kadastro tespitinden sonra ancak tespitin kesinleşmesinden önce olduğundan menkul hükmüne tabi olan taşınmazların devrinde resmi şekil şartı aranmaz. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bildirdikleri tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Öte yandan, uyuşmazlık konusu 608 parsel sayılı taşınmazı satış suretiyle malik olan davalı D.. Ç..’ın taraflarla aynı köy halkından olduğu ve taraflara olan akrabalık bağı gözetilerek TMK'nun 1023. maddesi anlamında iyi niyetli üçüncü kişi olup olmadığı üzerinde durularak bu konuda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi de yerinde olmamıştır.Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.