MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Burhaniye Asliye Hukuk Mahkemesi'nden (Aile Mahkemesi sıfatıyla) verilen 18.01.2011 gün ve 413/6 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.01.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı ... vekili, davacı ile ...'ün evli olduklarını ve her ikisinin de Türk vatandaşlığından çıktıklarını, halen . vatandaşı olduklarını, dava konusu dubleks evi 10.09.1997'de birlikte satın aldıklarını, ama ev satış işlemleri yabancıya satış şeklinde olduğundan ve müvekkilinin % 90 oranında malul olması nedeniyle evin tapusunun tescilinin eşi adına yapıldığını, bu evi 2001 yılından bu yana aile konutu olarak kullanmaya devam ettiklerini birkaç aydır aralarında geçimsizlik başladığını, boşanma aşamasına geldiklerini, taşınmaza aile konutu şerhi koymak için başvurmaları üzerine taşınmazın davalı ...'a 24.08.2007 tarihinde satıldığını öğrendiklerini, yaptıkları araştırma sonucunda taşınmazın müvekkilinin eşi tarafından mal kaçırmak için 30 seneden fazla süredir arkadaşlık yaptığı davalı ile muvazaalı satış ilişkisine girildiğini öğrendiklerini açıklayarak muvazaalı satışın iptaline ve aile konutu şerhinin tapuya işlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, satışın gerçek olup muvazaalı olmadığını, satış bedelinin tapu malikine ödendiğini, davanın haksız yere açıldığını, TMK’nun 1023. maddesine göre müvekkilinin taşınmazı satın alan iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, taşınmazın eşler tarafından aile konutu olarak özgülendiğinin ispat edilemediğini, müvekkilinin iyi niyetinin 85.000 TL gibi bir masraf harcayarak tadilat yaptırmasından anlaşılabileceğini, iddianın hayatın olağan akışına da aykırı bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... İlçesi ......mevkiinde bulunan 813 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapusunun 1/2’sinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline, aile konutu şerhi konulmasına dair talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, kabul edilen bölüm bakımından davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada ayrıca aile konutu şerhi konulması isteğinde bulunulmuş ve bu talep bakımından görevli Mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu gözetilerek bu talebin Aile Mahkemesi sıfatı ile görülmüş olması yerindedir. Ancak temyize konu edilen bölüme ilişkin dava, Borçlar Kanunu'nun 18.maddesi uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacının böyle bir davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan temyize konu davanın kanuni dayanağı BK'nun 18.maddesi olduğuna, davacının boşandığı eşi... ile davalı ... arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözüm yeri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Dava, Aile Mahkemesi sıfatıyla açılmış ve bu sıfatla hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzeni ile ilgili olduğundan iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında Mahkemece re'sen gözönünde bulundurulur. Çekişme konusu taşınmazın belirtilen değerine göre temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olması nedeniyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülmesi (kural olarak; mahallinde Aile Mahkemesi kurulmuş yerlerde görevsizlik kararı verilmesi) gerekirken hatalı değerlendirmeyle Aile Mahkemesi sıfatıyla görülen davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle Usul ve Yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına; Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 990 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, HUMK'nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve 1.351,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.