MAHKEMESİ : ... 3. Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma alacağıDavacı-k.davalı S.. Ö.. ile davalı-k.davacı Y.. A.. aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne karşı davanın reddi kararına dair ... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı-k.davalı vekili ve davalı-k.davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı-k.davalı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı adına kayıtlı bir adet araç, bir adet taşınmaz, banka hesabından çekilen para ve davalının babası tarafından işletilen besi çiftliği ile ilgili olarak evlilik birliği içerisindeki katkıları nedeniyle alacağın davalıdan tahsilini talep etmiş, karşı davanın ise reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı-k.davacı asil, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, karşı dava dilekçesinde evlilik birliği içerisinde edinilen davacı-k.davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz ile ilgili olarak alacağın davacı-k.davalıdan tahsilini talep etmiştir.Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı-k.davalı vekili ve davalı-k.davacı asil tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava ve karşı dava artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m). -//-Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, ... tarihinde evlenmiş, ... tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, ... tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve Dairemiz ilke ve uygulamaları uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece, davacı-k.davalı S. vekilinin dava dilekçesi ile birlikte sunmuş olduğu 14.06.2013 tarihli delil listesinde işletme numarasını bildirmiş olduğu ... nolu besi çiftliğinin davalı-k.davacı ... tarafından işletilip işletilmediğine dair bir araştırma yapılmadığı gibi taraflarca besi çiftliğinin inceleme dışında tutulmasına ilişkin bir uzlaşma olmadığı, halde besi çiftliğinin tahkikat dışında bırakılması doğru olmamıştır.Ayrıca; bir davada hem asıl dava ve hem de karşı davanın ya da bir davada birden fazla bağımsız talebin (objektif dava yığılmasının) bulunduğu durumlarda, her bir dava ve bağımsız talepler için ayrıca tahkikat yapılması ve bunlar için verilen hükmün ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.(HMK.m.26,297/2) tek hüküm fıkrasıyla davalardan birinden talep edilenin diğerinden takası suretiyle hüküm kurulamaz. Mahkemece; asıl ve karşı dava yönünden herbiri için hüküm altına alınan miktar ayrı ayrı gösterilmeden karşı dava konusu taşınmazın bedelinin asıl davada talep edilen miktardan düşülmesi ile sonuca gidilmesi bu nedenle doğru olmamıştır. Diğer yandan mahkemece, taşınmazlar ve araç yönünden değer tespitine ilişkin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış ise de, hesap bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Hükme esas alınan mahkeme hakimi tarfından el yazısı ile yazılan hesaplama denetlemeye elverişli değildir. Basit hesaplama gerektiren incelemeler dışındaki hususlarda, denetlemeye imkan verecek şekilde bilirkişi raporu alınması asıldır. Mahkemece bu gerekliliğe de uyulmamıştır. Açıklanan nedenlerle, besi çiftliğinin davalıya ait olup olmadığı konusunda, davacı-davalının delil listesinde belirtilen, araştırmanın yapılması için ilgili yerlere yazı yazılması ve gelecek cevabın dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilmesine ilişkin tahkikat eksik bırakılmıştır. Bu şekilde yapılacak tahkikat sonucu besi çiftliğinin görünürde bir başka kimse adına ancak gerçekte davalı-k.davacı tarafından işletilmekte olduğu sonucuna varıldığı takdirde; besi çiftliği işletmesinin boşanma dava tarihi itibariyle tasfiye alacağı hesabına dahil edilmesi gerektiği, aksi takdirde hesaba dahil olmayacağı gözetilmelidir. Açıklanan şekildeki usuli işlemler tamamlanarak, gerçekleşecek sonuca göre, hem asıl dava hem karşı dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca her iki taraf yararına BOZULMASINA; bozma sebebine göre tarafların vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve 610,90 TL peşin harcın davacı-k.davalı S.. Ö..'e ve davalı-k.davacı Y.. A..'a ayrı ayrı iadesine 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.