Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22360 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3185 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/09/2013NUMARASI : 2013/370-2013/686Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamlı takip başlatılmış olup, borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda icra emrinin, borçlunun vekili olduğu halde asile çıkarıldığını açıklayarak icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ilamda borçlunun vekili olduğu halde icra emrinin asile tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle icra emirlerinin iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HMK'nun 73, 81, 82, 83 Avukatlık Kanunu'nun 41., Tebligat Kanunu'nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Ne var ki vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki; İİK’nun 76. maddesinde düzenlenen mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Şikayete konu İstanbul 33. İcra Müdürlüğü'nün 2013/6217 Esas sayılı takip dosyasında takip dayanağı ilamda borçlunun vekili olduğu halde takip talebi ve icra emirlerinde adı belirtilmediğinden icra emirlerinin borçlu asile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda icra emirlerinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de icra emirlerinin tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. O halde Mahkemece, icra emirlerinin vekile tebliği suretiyle takibe devam edilmesi yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçeyle icra emirlerinin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.