Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22338 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11340 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 2. Aile MahkemesiTARİHİ : 20/02/2013NUMARASI : 2009/274-2013/268M.. M.. ile S.. B.. aralarındaki alacak davasının kabulüne dair Ankara 2. Aile Mahkemesi'nden verilen 20.02.2013 gün ve 274/268 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.12.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden S.. B.. geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Medine vekili, tarafların evlilik birliği içinde taksitlerini ödedikleri ve edindikleri, E..N. Konut Yapı Kooperatifi'nde bulunan Eryaman .. Etap. blok. kat . numaralı dairelerini boşanma davası devam ederken davalının başkasına devrettiğini açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 24 numaralı dairenin satış bedelinden 1000 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, talebini 18.01.2013 tarihinde harcını da tamamladığı ıslah dilekçesi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 16.000 TL'ye yükseltmiştir.Davalı Soner'e dava dilekçesi Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiş, duruşmaya gelmemiş, bir cevap da vermemiştir.Mahkemece, 16.000,00 TL'nin davalı Soner'den karar tarihinden geçerli yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.Hüküm davalı Soner yine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince 14.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı Soner 09.04.2014 tarihinde harcını yatırdığı dilekçe ile temyiz isteğinde bulunmuş, mahkemece 15 günlük temyiz süresinin geçtiği gerekçesi ile 10.04.2014 tarihli ek karar ile davalının temyiz isteği reddedilmiştir. Bu ret kararı davalıya 14.04.2014 tarihinde elden bizzat tebliğ edilmiştir. Davalı ret kararını 17.04.2014 tarihinde temyiz etmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; taraflar 14.08.2006 tarihinde evlenmişler, 15.06.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.12.2008 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka rejim seçilmediğinden TMK'nun 202. maddesine göre eşler arasında yasal "edinilmiş mallara katılma" rejimi geçerlidir. TMK'nun 225/son maddesine göre mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.Hemen belirtmek gerekir ki evlilik içinde 01.01.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin yasadan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK.nun 231, 236/1.m.). TMK'nun 222. maddesi gereğince, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının önemi yoktur. Esasen katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafından kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağı hesaplanmalıdır.Somut olaya gelince, davalının temyiz isteği süresi içinde yapılmadığı gerekçesi ile reddedildiğinden öncelikle bu hususun incelenmesi gerekmektedir. Dava dilekçesi ve dosyanın işlemden kaldırılması sonrası yenileme dilekçesinin davalı Soner'e Tebligat Kanunu'nda yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğü giren değişiklikler öncesinde usule uygun şekilde davalının dava dilekçesinde gösterilen adresinden ayrıldığının belirlenmesi, yapılan adres araştırması sonrası belirlenen adrese çıkartılan tebligatın muhatabın taşındığının ve muhtarlık kayıtlarında adresinin kayıtlı olmadığının bildirilmesi sonrası Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Yapılan yargılama sonrası toplanan delillere göre verilen hüküm ise Tebligat Kanunu'ndaki değişiklikler sonrası yine aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Oysa hüküm tebliği için çıkartılan tebligatta yazılı adresin Mernis adresi olduğu gözetildiğinde 2011 yılında Tebligat Kanunu'nda yapılan değişiklikler karşısında 7201 sayılı Kanun'un 35'inci maddesinde yazılı "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilmediği taktirde..." koşulunun gerçekleşmediği, davalıya karar tebliğinin aynı Kanun'un 10. maddesi de dikkate alınarak 21/2. maddesine göre yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı adına çıkartılan karar tebliği isteminin usule uygun olmadığına göre; davalı tarafın bildirdiği öğrenme tarihinin kararın tebliğ tarihi olduğu gözetilerek temyiz isteğinin süresinde olduğu kabul edilmiş, Yerel Mahkeme'nin 10.04.2014 tarih 2009/274 Esas 2013/268 Karar sayılı ek kararının kaldırılmasına karar verilerek temyiz itirazları doğrultusunda hükmün esası incelenmiştir. Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, toplanan delillere göre dava konusu yapılan meskenle ilgili kooperatif üyeliğinin evlilik öncesi davalı tarafından devralınması, üyelikle ilgili aidatların evlilik içinde ödenmeye devam edilmesi ve sonrasında boşanma davası açıldıktan sonra davalı tarafından dava dışı gerçek kişiye devredilmesi, devir öncesi meskenle ilgili herhangi bir inşaat ve teslimden bahsedilmemesi nedeniyle evlilik öncesi, evlilik birliği içinde ve sonrasında kooperatif üyeliği nedeniyle ödenen miktarlar ve bu ödemelerden evlilik birliği içinde yapılan ödemenin toplam ödeme miktarı kaşısındaki oranının dikkate alınması, bulunacak artık değerin yarısının katılma alacağı olduğunun gözetilmesi zorunludur.Mahkeme tarafında hükme esas alınan mali müşavir ünvanlı bilirkişinin dosyada mevcut rapor kapsamından kooperatif üyeliği nedeniyle yapılan ödemelerle ilgili kooperatif evrakından ayrıntılı şekilde çıkartılmış, hesaplamada dikkate alınmış, bu usulün davanınniteliğine uygun olduğu görülmüş ise de; yapılan hesaplamada özellikle 800 TL şeklinde davalı tarafından evlilik birliği öncesi yapılan aidat ödemelerinin 8 TL olarak hesaplamada dikkate alınması sebebiyle gerek artık değer gerek katılma alacağı hesabında bulunan sonuçta hataya düşüldüğü belirlenmiştir. Hal böyle olunca Mahkemece yapılması gereken iş; toplam 119.825 TL aidat ödemesi yapılan kooperatif üyeliğinin evlilik birliği kurulmadan önce 05.04.2006 tarihinde davalı tarafından alınmasında peşin ödenen 42.200 TL ve aidat ödemeleri 6.030 TL toplamı olan 48.230 TL ile boşanma dava tarihi sonrası gerek davalı gerek devralan üçüncü kişi tarafından yapılan toplam 48.230 TL ile boşanma dava tarihi sonrası gerek davalı gerek devralan üçüncü kişi tarafından yapılan toplam 50.925 TL aidat ödemelerini davalı lehine denkleştirmede dikkate almak, evlilik birliğinin kurulduğu tarih ile boşanma dava tarihi arasında yapıldığı anlaşılan 20.670 TL aidat ödemesinin artık değerinin tespitinde önem arz ettiğinden yapılan oranlamaya göre 20.670 TL artık değerin yarısı oranında davacının katılma alacağının buluduğunun kabulü gerekir.Açıklandığı şekilde kooperatif üyeliği için evlilik birliği içinde yapılan ödeme ile evlilik öncesi ve boşanma dava tarihi sonrası dahil tüm ödemeler toplamının birlikte dikkate alınarak artık değer ve katılma alacağı hesaplamasının yapılması gerekirken; evlilik öncesi ödemelerin hesabında hata yapılması, kooperatif üyeliğinin devri sonrasındaki ödemelerin dahi hesaba katılması gerektiğinin de gereken ödemelerin gözardı edilmek suretiyle davanın niteliğine aykırı şekilde yapılan hesaplama sonunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.Davalı Soner'in hükmün esasına yönelen temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 300,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.