Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22315 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22058 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bodrum 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/04/2013NUMARASI : 2012/772-2013/385M.. P.. Şengül ve müşterekleri ile F..P.. K.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 09.04.2013 gün ve 772/385 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, 10.09.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava konusu Bodrum İlçesi, .. Köyü, Danacı Mevkii, . nolu parselle aynı hudutlardaki sınır komşusu..nolu parselin kadastro görmeden önce 54000 m² olarak bitişik tek tarla olup, davacıların ve davalıların kök murisi 1860 doğumlu S.. P..'e ait olduğunu, .. nolu parselin ölü kişiler adına 1979 yılında tescil edildiğini, tapunun hukuki bir değerinin kalmadığını, bunun yanında 585 nolu parselin tapuda 7/8 pay sahibi gözüken, kullanım ve zilyetliği bulunmayan, hak sahibi olmayan H.. P..'in 13.12.1978 yılında öldüğünü, intikalin yapılmadığını ve tapunun hukuki değerini yitirdiğini, bu nedenle davacılar açısından TMK'nun 713. maddesinde belirtilen koşulların oluştuğunu, tapunun iptali ile davacılar adına tescili gerektiğinden 585 parsel sayılı taşınmazdaki davalıların 7/8 payının iptali ile payları oranında davacılar adına tescilini istemişlerdir. Davalılardan F.. K.. vekili, taşınmazın tapu kaydının 1979 yılında yapılan kadastro ile kesinleştiğini ve üzerinden 30 yılı aşkın bir süre geçtiğini, kadastro çalışmalarından itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastro ve öncesi sebeplere dayanarak dava açılamayacağını, davacıların davalı taşınmazla ilgili olarak herhangi bir talep hakkının bulunmadığını, Kadastro Kanunu'ndan kaynaklanan tüm sürelerin geçtiğini, bu durumda iş bu davanın en azından süre yönünden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazların tapulu olduğunu ve tapulu bir taşınmazın davacı yanın iddia ettiği gibi TMK'nun 713. maddesine dayanarak zilyetlik ve fevkalade zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceğini, kaldı ki dava konusu taşınmazın kadastro geçtiği sırada bile tapulu olduğunu ve kadastro tespitinde eski tapu kaydı dayanak gösterilerek mevcut mülkiyet durumunun kayda geçirildiğini, tapuda malik gözüken davalıların hepsinin gerçek malik olup sağ olduklarını ve taşınmazın eski ve yeni tapu kayıtları ile resmi senede bağlandığından bu hususta da tanık dinlenemeyeceğinden davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar, dava duruşma gün ve saatini bildirir dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, herhangi bir beyanda bulunmadıkları gibi bir cevapta vermemişlerdir. Mahkemece, 4721 sayılı TMK'nun 713/2. maddesindeki “ölmüş” kelimesinin Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile madde metninden çıkartılmış ve tapu maliki davalıların tamamının davada yer almış olmaları nedeni ile TMK'nun 713/2. maddesinin yeni metni karşısında, davanın yasal koşulları ve dayanağının oluşmadığı, bu durumda zilyetlik araştırmasına gidilemeyeceği; zaten 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceğinden, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro çalışmaları 1979 yılında kesinleştiğinden dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan “maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 2.fıkraları gereğince tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Dava konusu 585 nolu parsele ilişkin tapu kaydı 29.05.1979 tarihli tapulama ile 1/8 pay H.. Ş.. ve 21.09.2010 tarihli birden fazla ölüm halinde intikal nedeni ile 7/32 pay F.. K.., 7/96 pay S.. A.., 7/96 pay A.. K.., 7/96 pay İ.. K.., 7/96 pay A.. F.., 7/96 pay Y.. P.., 21/256 pay İ.. P.. ve 21/256 pay E.. P.. adına tescilli olduğu görülmüştür. Eldeki dava, 10.09.2012 tarihinde açılmıştır. Davalı taşınmaz tapuluma tutanağına göre 07.03.1942 tarihli 21, Kanunisani 939 tarih 8 ve 08.01.1971 tarih . sıra nolu tapu kayıtları ile zeytinli tarla niteliği ile 29.05.1979 kesinleşme tarihli tapulama ile 7/8 pay Süleyman oğlu H.. P.. ve 1/8 pay A.kızı M.. Ş.. adlarına tespit görmüştür. Davacılar vekili, dava dilekçesinde 7/8 paylı kayıt malikinin 13.12.1978 tarihinde öldüğünü, taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla nizasız fasılasız şekilde vekil edenlerinin zilyetliği bulunduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş ve yargılamanın devamı sırasında da bu iddialarını tekrarlamış olmasına rağmen; TMK'nun 713/2. maddesindeki ölmüş ibaresinin yasa metninden çıkartılmış olması ve davacı tarafça kadastro çalışmaları öncesi sebebe dayanıldığı belirlemesi yapılarak, bu yönde değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı tarafça tespitten sonraki hukuki sebebe dayalı olarak istemde bulunulduğundan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, davanın bu niteliği gözönüde bulundurularak taraflarca ileri sürülecek delillerin toplanmasından sonra oluşacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle, davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.