MAHKEMESİ : Ankara 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/07/2013NUMARASI : 2013/616-2013/665Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARİcra takibinin dayanağı Ankara 14.İş Mahkemesi'nin 26.03.2013 tarih ve 2010/880 Esas, 2013/105 Karar sayılı ilamında 19.855,79 TL. kıdem tazminatına ve 4134,67 TL fazla mesai ücretine, kıdem tazminatı için fesih tarihi olan 14.06.2010 tarihinden, diğer alacak kalemi için ise 19.06.2010 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına karar verilmiştir. Borçlu kararda belirlenen alacakların bürüt olduğunu, kesilmesi gereken vergi ve sigorta primlerinin düşülmesinden sonra kalan net miktarı için takip yapılabileceğini, bu nedenle alacak miktarlarının dolayısıyle bürüt alacak üzerinden hesaplanan faiz miktarlarının hatalı olduğunu, ayrıca hesaplanan mevduat faiz oranlarının da fiilen uygulanan oranlar olmadığından nazara alınamayacağını belirtip icra emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, dosya üzerinde inceleme ile yaptırılan bilirkişi incelemesinde hükmedilen alacakların net miktarları ve bu miktarlara göre faizleri hesaplatılarak rapora göre icra emrinin düzeltilmesine karar verilmiştir. Hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94, 61, 103 ve 104. maddeleri gereğince, ücretten kesilmesi gereken vergiler ve sigorta primlerinin, ilgili kamu idaresine ödenmesi zorunluluğu borçlu işverene aittir. Bir başka anlatımla, ilamda açıkça net alacağa hükmedilmemiş ise hükmedilen alacak bürüt kabul edilir. Alacaklı ilam konusu bedelden bu kesintilerin düşülmesinden sonra kalan net miktar için ilamlı takip yapabilir. Hükme esas alınan 30.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda hükmolunan alacakların faiz hesaplamasında kamu bankalarından sorulan oranlardan en yüksek olduğu bildirilen V.. faiz oranlarının esas alındığının belirtildiği görülmektedir.Oysa mahkemece yapılması gereken iş; duruşma açılarak HGK'nun 20.09.2006 tarih 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır. Bu ilkeye uygun olmayan şekilde alacaklı tarafa uygulanmasını talep ettiği faiz oranları ile ilgili bankaları bildirmesi imkanı sağlanmadan ve tarafınca belirlenen banka faiz oranlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporuyla sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ: Davalı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.