MAHKEMESİ : Ankara 3. Aile MahkemesiTARİHİ : 26/11/2013NUMARASI : 2009/1181-2013/1452N.. E.. ile T.. A..(E..) aralarındaki katılma alacağı, değer artış payı alacağı, katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddin dair Ankara 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 26.11.2013 gün ve 1181/1452 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.12.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden N.. E.. bizzat vekili Avukat Ö.. A... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat Z..C..geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar vekili, tarafların 1983 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde 1991 ve 1996 yıllarında edinilen iki adet kooperatif üyeliğinin gerek edinilmesi gerekse aidatların ödenmesine müvekkilinin katkıda bulunduğunu, vekil edenin bu taşınmazlar üzerinde 1/2'şer oranında hak sahibi olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL katkı alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmişir. Davacı vekili, 18.09.2013 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dosyada mevcut bilirkişiler raporuyla belirlenen 266.280 TL alacağın dava tarihinden geçerli olmak koşuluyla yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, sözü edilen kooperatif üyeliklerinin mal ayrılığı rejimi döneminde edinildiğini, davacının kooperatif üyeliğine ve aidatların ödenmesine herhangi bir katkısının bulunmadığını, müvekkilinin Milli İstihbarat Teşkilatında çalışması nedeniyle daha fazla gelire sahip olduğunu, evlilik birliği çerisinde alınan bir kısım mal varlığının davacı üzerinde kaldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulüne, dava dilekçesinde bir bilahare ıslahla yapılan talepler dikkate alınarak S.S. Doruk Kent. Konut Yapı Kooperatifi hissesi sebebiyle 6.602,29 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren, 92.003,66 TL değer artış payı alacağının ise karar tarihinden geçerli olmak üzere, ayrıca S.S. .. Mühendisler Konut Yapı Kooperatifi hissesi nedeniyle 59.985,62 TL katkı payı alacağının karar tarihinden geçerli olmak koşuluyla yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; taraflar, 24.08.1983 tarihinde evlenmişler ve 19.07.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 24.01.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca; eşler bir yıllık yasal süre içerisinde başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre, eşler arasında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 09.07.2008 tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m.202, 4722 s.K.m.10). Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Uyuşmazlık Alacaatlı mevkiinde bulunan Çalışkanlar Yapı Kooperatif'ine ilişkin 60 nolu üyelik sözleşmesi 15.02.1999 tarihinde, Beysukent Dorukkent Yapı Kooperatifi'ne ilişkin 14 nolu üyelik sözleşmesi ise 28.02.1994 tarihinde davalı T.. E.. tarafından imzalanmıştır. Taşınmazlar dosyada mevcut bilgi, belge ve bilirkişi raporlarına göre henüz inşaat aşamasındadır. Kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmamıştır.Hemen belirtmek gerekir ki; kooperatif üyelikleri evlilik birliği içerisinde davalı kişi adına edinilmiştir. Tarafların eşit olmasa dahi düzenli gelirleri bulunmaktadır. Dinlenen tanıklar; kooperatif üyeliği ile üyeliğe ilişkin ödemelerin taraflarca ve birlikte yapıldığını açıklamışlardır. Dosya içerisindeki öteki bilgi ve belgelerden kooperatif üyeliğinin davalı tarafın kişisel malı olduğu sonucuna ulaşma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, Mahkemece, aidatlar yönünden mal ayrılığı rejimi dönemindeki ödemeler ile edinilmiş mallara katılma rejimi dönemindeki ödemeler ayrı ayrı belirlenmek suretiyle tasfiye alacağının hesaplanması yönteminde bir isabetsizlik yok ise de; tasfiye alacağının belirlenmesinde kooperatif üyeliğinin esas alınmaması doğru değildir. Öte yandan, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/8 değişik iş sayılı dosyasında Dorukkent Yapı Kooperatifi'nin 2009 yılında henüz temel inşaatının tamamlanmadığı belirlenmemiştir. O halde, bu kooperatif'e ait binaların tamamlanmış mevcut durumu dikkate alınarak tasfiye alacağının tespiti gerekirken bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada inşaatın tamamlanmış değerinin gözönünde tutulması ve davacının tasfiye alacağının bu şekilde belirlenmesi isabetli olmamıştır. Hal böyle olunca, öncelikle mahkemece, kooperatif üyeliklerinin ilk üyelik tarihlerinden itibaren ödenen peşinat, aidatlar ve ödemelerle ilgili varsa tüm belgelerin ve bilgilerin taraflardan ya da kooperatifler tasfiye edilmemis ise kooperatiflerden getirtilmesi, taraf delillerinin bildirdikleri delil listesindeki açıklamalara göre tamamının toplanması, kooperatiflere ilişkin üyeliklerin taşınmazların inşaatlarının tamamlanmış durumlarının ayrı ayrı tespit edilmesi, davacının 01.01.2002 tarihinden önceki ve varsa sonraki yaptığı tüm ödemeleri dikkate alınarak tasfiye alacağının saptanması, davalı vekili tarafından savunma olarak getirilmesi ve külli tasfiyenin söz konusu olması halinde TMK'nun 236/1-son cümlesine göre, takas, def-i emir niteliğinde olup istekte bağlılık ilkesi ve harçsız dava açılamaz temel kuralına takılmadan isteğin (takas def-inin) değerlendirilmesi gerektiğinden davacı üzerindeki mal varlığı yönünen davalı lehine tasfiye alacağı doğup doğmayacağı tespit edilerek hesaplamada takas ve mahsubun değerlendirilmesi ve bu konudaki görüşün ortaya konulması gerekirken, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre taraflar lehine Avukatlık ücreti takdir ve tayinine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, aşağıda dökümleri yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına ve 2.733,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8.100,19 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.