MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile MahkemesiTARİHİ : 14/05/2014NUMARASI : 2012/1427-2014/687G.. Ş.. ile M.. H.. ve müşterekleri aralarındaki tazminat davasının reddine dair Ankara 7. Aile Mahkemesi'nden verilen 14.05.2014 gün ve 1427/687 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.12.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat S..C..geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı Galip vekili, dava konusu.ada. parselde zemin kat.numaralı meskenin davacının babası B.. Ş..’in bankadan davacının hesabına gönderdiği 18.500 TL. ile satın alındığını, davalının, annesinin veya babasının bir lira katkısı olmadığını, davacının görevi gereği askeri gemilerde bulunması ve sürekli Ankara dışında olması sebebiyle evin tapusunun eşi Aysel üzerine yapıldığını açıklayarak fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 7.000 TL katkı tazminatının satın alma tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 30.09.2013 tarihinde harcını da tamamladığı ıslah dilekçesi ile isteğini 42.405 TL katkı payı alacağı, 36.297,50 TL. miras alacağı olmak üzere 78.702,50 TL'ye yükseltmiş, 14.05.2014 tarihli celsedeki beyanında ise, alınan dört bilirkişi raporunda da davacının katkı alacağının % 94 ve buna göre alacak miktarının 35.576 TL olduğunun belirlendiğini, buna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.Davalılar vekili, kabul etmemekle birlikte davacının babasının verdiği para ile alındığı ileri sürdüğüne göre davanın baba tarafından açılması, bu paranın ev alımına katkı için verildiği iddiası var ise bağış hükümlerine göre açılması ve bağıştan rücu söz konusuysa bunun açıkça bildirilmesi gerektiğini, kendi katkısına dayanmayan davacının davasının redde mahkum olduğunu, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını, davacının bu hisselerin davalılara ait olduğunu kabul ettiğini ve vekaletle de belirli bir bedel karşılığı satış yaptığını, satış bedelini kendi uhdesinde tuttuğunu, ancak davalılara ödemediğini, sebepsiz zenginleşme yarattığını, düğünde geline birçok ziynet eşyası takıldığını, murisin elde ettiği gelirlerin, ziynetlerin evin alımında maddi birikim oluşturduğunu, murisin birikimi ile her bir taksitini kayınpederi Bilal’e ödediği bedellerle opel marka araç satın alındığını, davacının, davalılara isabet eden hisseyi vekalet görevini suistimal ederek satıp bedelini aldığını, Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yürütülen davanın da bu satışa ilişkin olup Mahkemenin kabul kararı üzerine bu defa katkı payı adı altında bu davanın açıldığını, taşınmazın tamamen murisin birikimleri ile alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuş, ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçtiğini bildirmiştir.Mahkemece, bozma ilamı sonrasında, davacının katkısı gerekçede kabul edilmekle birlikte taşınmazın alımı sırasında davacının da hazır olduğu, kendi üzerine satın almak yerine eşi üzerine tapunun yapılmasına rıza gösterdiği, bu şekilde yapılan işlemin bağış niteliğinde bulunduğu, bağıştan rücu koşullarının da oluşmadığı hususunda Mahkemenin tam bir vicdani kanaate ulaştığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı Galip ile tarafların miras bırakanı Aysel 05.09.1994 tarihinde evlenmişler, Aysel’in 13.08.2002 tarihinde ölümü sonrası geride mirasçı olarak eşi davacı Galip ile davalılar annesi Hatice ve babası M.. S.’yı bırakmıştır.Dava konusu Ayvalı mahallesi .. ada.parseldeki.numaralı mesken 06.03.2000 tarihinde satın alınarak miras bırakan A.. Ş. adına tescil edilmiş olup, dava bu meskenin alımında davacının gerek babasının verdiği para, gerekse çalışarak elde ettiği geliri ile katkıda bulunduğu iddiası ile açılan mal rejiminin ölüm sebebiyle sona ermesinden kaynaklanan katkı payı alacağı davasıdır.Eşler arasında; karşılıklı sevgi, saygı, sadakat ve fedakârlık esastır. Karşılıklı güven ve sadakat, gerek örf ve adet, aile bütünlüğü kavramı ve gerekse olağan yaşam koşulları gereği eşin birinin diğerine para intikal ettirmek suretiyle mal edinmeleri mümkündür. Kural olarak, evlilik birlikteliği devam ettiği süre içerisinde hiç şüphesiz alınan her malın temelinde de bu tür duygu ve düşünceler yatmaktadır. Söz konusu duygu ve düşüncelerin, davranışların davacı aleyhine delil olarak kullanılması mal rejimlerinin niteliğine ve mal rejimi hakkında geçerli bulunan kurallara, kanun maddelerine aykırı düşmektedir. Bunda bağış iradesi ve kastının olduğu sonucuna varmak oldukça güçtür. Dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre davacı tarafından, gerek babasının gönderdiği bir miktar para, gerekse çalışarak elde ettiği gelir ile alındığı iddia edilen dava konusu meskenin, davacının işi gereği askeri gemilerde bulunması ve sürekli Ankara dışında olması sebebiyle tapusunun eşi A. üzerine yaptırıldığının ileri sürülmesi, Dairemiz ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının gizli bağış iradesinin ortaya konulduğunu göstermez. Dosyada bağışı çağrıştıracak başka bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmamıştır.Davada davacı tarafın bağış iradesi ve kastı olmadığı anlaşıldığına göre Mahkemece, katkı payı alacağına ilişkin mevcut ve toplanacak tüm taraf delillerinin birlikte değerlendirilerek, sonucunda işin esasına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bağış nedeniyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukatmarifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.