Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2164 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 27340 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescilTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan ... ve müşterekleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı, 339 parselde kayıtlı bulanan taşınmazın 1.500 m2'lik bölümünün, tarafların ortak mirasbırakanı... tarafından kendisine haricen satılıp teslim edildiğini, buna karşılık mirasbırakana ölünceye kadar tarafından bakıldığını, 1975 yılından beri kullanmakta olduğu taşınmaza bina, sera ve müştemilat yaptığını açıklayarak, 339 parselin 1.500 m2'lik kısmının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan ... (yargılama sırasında ölmekle, davaya dahil edilen ..., ..., ... ve ... murisi); satın alındığı iddia edilen tarihte taşınmazın tapulu olduğunu, resmi şekilde yapılmayan satışın geçersiz olduğunu, sözleşmenin hukukça hükme haiz belgelerden olmadığını, davacının murise ölünceye kadar baktığı iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş, davalılardan, ..., ..., ..., ..., ..., ...,...., ..., ...,...., ..., ..., ..., ...,...., ..., .. ... (...) davayı kabul etmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ..., ..., ... ve ... tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, 27.03.1975 tarihli sözleşmeye dayalı olarak açılmış tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece; davacının, 1975 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile dava konusu taşınmazı muris ....'den alıp kullandığı, kendi edimini yerine getirdiği, dosyaya sunulan belgelerden ve dinlenen tanık ifadelerinden davanın sübuta erdiği, bir kısım davalıların davayı kabul ettiği gerekçeleri ile kabul kararı verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Şöyle ki; Davacı tarafından 27.03.1975 tarihli sözleşmeye dayanılarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunulmuş ve mahkemece iş bu belge ölünceye kadar bakma akdi olarak değerlendirilerek hüküm tesis edilmiş ise de, bilindiği üzere, ölünceye kadar bakım akitlerinin geçerli olabilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi, Noter veya Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenmesi zorunludur. Eldeki davada bu koşullara uygun olarak düzenlenmiş bir sözleşme bulunmamaktadır. Ayrıca, imza atmaya muktedir olmayan veya yazı bilmeyen bir kimse, senedi imza edemeyeceğinden, imza yerine el ile yapılmış bir işaret (mesela parmak izi) veya mühür kullanabilir. Yalnız, senetteki bu işaretin (parmak izinin) veya mühürün, köy veya mahalle ihtiyar heyeti ve iki tanık tarafından onaylanması gerekir. (H.U.M.K 297) Köylerde, köy muhtarı ve ihtiyar meclisi HUMK'nun 297. c.2'ye göre, imza atamayan veya yazı bilmeyen kişinin kullanacağı mühürü veya el ile yapacağı işareti (parmak izini) onama yetkisine sahiptir. Köy ihtiyar meclisinin ekseriyetinin onayı yeterlidir. Köy muhtarı ihtiyar meclisinin başıdır. (Köy K.m.20) Bu nedenle, onaylayanlar arasında köy muhtarının (veya vekilinin) her halde bulunması gerekir. İmza atamayan veya yazı bilmeyenlerin mühürünü veya parmak izini taşıyan senetlerin geçerli olabilmesi için, muhtar ve ihtiyar heyetinin çoğunluğundan başka, ayrıca o yerde tanınan (mahallinde maruf ) iki kişi (tanık) tarafından da onaylanması gerekir (m.297.c.2). Davaya konu sözleşmenin incelenmesinden, satıcı...'ın sözleşmeye mühür bastığı, sözleşmede iki şahit imzası haricinde az yukarıda açıklanan şekilde muhtar ve ihtiyar heyeti imzalarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca dava konusu senedin geçerliliğinden bahsedilemez. Aynı şekilde, tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı TMK'nun 706, 6098 sayılı TBK'nun 237, 818 sayılı BK'nun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Davaya konu 339 parsel; 27.07.1968 tarihinde muris .... ve çocukları adına tapulama ile tespit edilmiş ve tespit 09.05.1969 yılında kesinleşmiş olup, sözleşme tarihi olan 1975 yılında taşınmaz tapulu bulunduğundan, haricen satışın geçerli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca, mahkemece, bir kısım davalıların davayı kabul beyanları karara gerekçe yapılmıştır. Eldeki dava, mirasçılar arasında görülen bir dava olup mirasçılar arasında görülen davalarda birlikte hareket etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu haliyle davayı kabul eden davalılar açısından kabul beyanları hüküm doğursa da, kararı temyiz eden ...., ..., ... ve....'in yargılama aşamasında davayı kabulleri bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davanın adı geçen davalılar yönünenden de kabulünde isabet bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar göz önüne alınarak; mahkemece, hükmü temyiz eden davalılar yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davalılar ..., ..., ... ve ...'nın temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.