MAHKEMESİ : Serik 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/02/2011NUMARASI : 2005/567-2011/177B.. L.. ve N.. L.. ile İ.. L.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 23.02.2011 gün ve 567/177 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların miras bırakan Ş.. L..'nun mirasçıları olduklarını, dava konusu .. ada 2 parsel ve .. ada 12 parsel sayılı taşınmazların miras bırakan Şefik'e ait olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini, Serik Kadastro Mahkemesi'nin 2003/275 Esas sayılı dosyası ile mirasçılardan Turhan tarafından açılan dava sonucunda ... ada 4 ve 6 parseller ile ... ada 2, 4, 5, 6 parsellerin ve ... ada 1 parselin miras bırakan Şefik'in mirasçılarının hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu durumda dava konusu ... ada 2 parsel ile ... ada 12 parselin de miras bırakan Şefik'ten geldiğinin kabul edildiğini, miras bırakan Şefik mirasçılarından Hafize'nin taşınmazdaki 1/2 hissesini vekil edeni Baki'ye, kalan 1/2 hissesini davalı İskender'e hibe ettiğini, yine mirasçılardan Havana'nın taşınmazdaki hissesini vekil edeni Baki'ye, diğer mirasçı Rahmiye'nin taşınmazdaki hissesini vekil edeni Nazife'ye sattığını açıklayarak dava konusu taşınmazlarda mirasçılardan Hafize'ye düşen 1/2 hissenin, Havana, Rahmiye ve vekil edenlerine düşecek hisselerin iptali ile vekil edeni Baki'nin kendi hissesi ile birlikte satın aldığı Havana'ya ait hisse ve Hafize'den hibe yoluyla gelen hisselerin, yine vekil edeni Nazif'in kendi hissesi ile satın aldığı Rahmiye'ye ait hisse ile birlikte adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların miras bırakan Şefik tarafından sağlığında kendisine hibe edildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; dava konusu taşınmazların miras bırakan Şefik'e ait olup mirasçılar arasında taksim yapılmadığı, mirasçılarından Rahmiye'nin hissesini davacı Nazif'e, Havana'nın da hissesini davacı Baki'ye devrettiği benimsenerek davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapusunun iptali ile 2/8 payın davacı N.. L.., 2/8 payın B.. L.. adına mirasta iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; 01.11.2010 tarihinde mahallinde yapılan keşifte davacı tanıkları olarak dinlenen M.. K.. ile S.. Ş.. keşif zaptına yansıyan beyanlarında özetle; dava konusu taşınmazların evveliyatında tarafların miras bırakanı Ş.. L..'ya ait olduğunu, ölümünden sonra eşi ve çocuklarına kaldığını, sadece davalıya bırakılmış taşınmazlar olmadığını, taksim edilmediğini, tüm mirasçıların payı olduğunu, mirasçılardanRahmiye'nin hissesini Nazif'e, Havana'nın da hissesini Baki'ye sattığını açıklamışlardır. Ne var ki bu kişilerin eksikten getirtilen Serik Kadastro Mahkemesi'nin 2007/3 Esas (bozma öncesi 2003/275 Esas) sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde; bu dosya ile birleştirilmesine karar verilen Serik Kadastro Mahkemesi'nin 2003/339 Esas sayılı dosya ile ilgili olarak 27.02.2004 tarihinde yapılan keşifte davalı tanığı olarak dinlendikleri ve beyanlarında özetle; dava konusu ... ada 3, 4 ve 6 parsel sayılı taşınmazların evveliyatında miras bırakan Ş.. L..'ya ait olduğunu, ölmeden önce çocukları arasında dava konusu yerleri paylaştırdığını, daha sonra paylaştırılan yerlere çocuklarının sera yaptığını, dava dışı 2 nolu parselin İ.. L..'nun olduğunu açıkladıkları, yine 2007/3 Esas sayılı dosya ile ilgili olarak 12.07.2010 tarihinde yapılan keşifte bu defa mahalli bilirkişi olarak dinlendikleri ve dava konusu 197 ada 4 parselin B.. L..'ya, dava konusu 197 ada 6 parselin N.. L..'ya ve dava dışı (temyize konu iş bu dosyadaki dava konusu olan) ... ada 2 parselin İ.. L..'ya ait olduğunu, babalarının çocuklarına taşınmazları taksim ettiğini duyduklarını, taşınmazlar üzerindeki seraları herkesin babaları sağ iken yaptıklarını açıkladıkları belirlenmiştir. Görüldüğü üzere M.. K.. ve S.. Ş..'ün iki dosyadaki beyanları arasında çelişki bulunmaktadır. Ayrıca liste halinde mahalli bilirkişi tespit edildiği halde Mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi dinlenmediği belirlenmiştir. Hal böyle olunca, mahallinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının 6100 sayılı HMK'nun 243 ve 244 (1086 sayılı HUMK. m.258) maddeleri uyarınca davetiye ile çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle HMK'nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların mümkün olduğunca taşınmaz başında dinlenmeleri, dava konusu taşınmazların öncesinde kime ait olduğunun, malikin ölümü üzerine mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığının, paylaşılmış ise kimlere hangi ada ve parsellerde yer alan taşınmazların düştüğünün, paylaşımın hangi tarihte yapıldığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, M.. K.. ve S... Ş..'ün iki dosyaki beyanları arasındaki çelişkininin giderilmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Bundan ayrı; aynı iddiaların yani miras taksim sözleşmesi yapılmadığının Serik Kadastro Mahkemesi'nin 2007/3 Esas sayılı dosyasında da ileri sürüldüğü, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle HMK'nun 165/1. maddesi gereğince Kadastro Mahkemesi'ndeki dava dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılması, kesinleştikten sonra Kadastro Mahkemesi'ndeki dava dosyasında miras taksim sözleşmesinin varlığı ya da yokluğu konusundaki Mahkeme kabulünün temyize konu iş bu dosya için güçlü delil olacağı gözetilerek toplanan diğer deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 82,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.