MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 03.10.2012 gün ve 125/392 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili ile birleşen dava davacıları vekili, muristen intikal, kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayanarak dava konusu 154 ada 9 parsel ile 155 ada 2 ve aynı ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ½ payının davacı ..., ¼ payının ..., ¼ payının ölü olduğu belirtilerek... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre, davacılar ... ve ... hakkında davacılar vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün esasının davacılar ... ve ... bakımından ONANMASINA, Diğer davacılar bakımından; davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; HUMK'nun 237/2. maddesine göre “kaziyei muhkeme, mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve müddeabihin ve istinat olunan sebebin müttehit olması lazımdır.” Aynı şekilde HMK'nun 303/1. maddesine göre “…hükmün, diğer davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” Somut olayda, ... Kadastro Mahkemesi'nin 2007/552 Esas ve 2008/90 Karar sayılı davada, eldeki davanın davacıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... taraf değildir. Bu durumda anılan davacılar bakımından her iki davanın ./.taraflarının aynı olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... veya murisleri İkizdere Kadastro Mahkemesi'nin 2007/552 Esas ve 2008/90 Karar sayılı dava dosyasında taraf olmadığına göre Kadastro Mahkemesi dosyasının eldeki dava bakımından HMK'nun 303. maddesi (HUMK'nun 237.) gereğince kesin hüküm kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak toplanan deliller itibarıyla taşınmazın niteliği bakımından güçlü delil olarak kabul edilme imkanı olabilir. Taşınmazın tapu kaydının davacıların veya murislerinin taraf olmadığı mahkeme kararı ile oluşturulması da davacıların süresi içinde açtıkları tesbit öncesi kazanma süresi ve koşullarının incelenmesine engel değildir. Davacı tarafın davasını ispatladığı takdirde mülkiyeti kazanma imkanı bulunmaktadır. Bu durumda Mahkemece toplanan tüm taraf delilleri ve hükmen tescile esas Kadastro Mahkemesindeki delilleri ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde kesin hüküm sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 4,05 TL'nin temyiz eden davacılardan alınmasına, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.