Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21517 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1998 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/11/2013NUMARASI : 2013/805-2013/627Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARAlacaklı vekili tarafından başlatılan takibe dayanak ilamda "248.518,75 TL maddi tazminatın 08.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketleri yönünden poliçe teminatı ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.Borçlu A.. Ş.. vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, poliçe limiti 60.000,00 TL olup, sorumluluklarının bununla sınırlı olduğundan ilam konusu borcun tümünün kendilerinden istenemeyeceğini, takip sonrası için reeskont avans faizi talep edilemeyeceğini, ilamda yasal faiz öngörüldüğünü, ileri sürerek icra emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece icra emrinin şikayetçi borçlu yönünden iptaline, takip talebinin ilama aykırı olan kısımları yönünden iptaline karar verilmiştir.HMK'nun 297/son maddesi hükmü gereği, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça belirtilmesi gerekir.Mahkemece, takibe dayanak ilamda, alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline sigorta şirketlerinin poliçe teminatı ile sınırlı olarak sorumlu tutulmasına karar verildiği halde sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar açıkça gösterilmediğinden hükmün ancak davalıların hükmedilen alacak kalemlerinden müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek infaz olunabileceği ve ilamda öngörüldüğü gibi, takip sonrası için de yasal faiz isteminde bulunulabileceğinden işleyecek faizin avans faizi olarak talep edilemeyeceği, gözönüne alınarak hüküm tesisi gerekirken uyuşmazlığı sona erdirecek açıklıktan uzak şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, borçlu tarafından icra emrinin iptali istendiği halde, talep aşılarak takibin iptaline dair karar tesisi de doğru değildir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.