MAHKEMESİ : Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/12/2013NUMARASI : 2012/133-2013/444H.. Y.. ile İ.. Y.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.12.2013 gün ve 133/444 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı H.. Y.. ¾ hissesi amcası D.. A... Y.. adına kayıtlı olan ... ada 2 parselin 1.000 m2'sini tapuda kayıt maliki olarak gözükmeyen ancak gerçekte taşınmazda pay sahibi bulunan diğer amcası İ.. Y..'dan satın aldığını açıklayarak, D.. A..Y.. mirasçıları üzerindeki kaydın iptaliyle 1.000 m2'nin adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı N.. Y.., taşınmazın D.. A.. Y.. mirasçılarına ait olan payı dışındaki ¼ payın maliki olduğunu ve davanın kendi payıyla bir ilgisi bulunmadığını bildirmiştir.Davalılar İ.. Y.., M.. Y.., Z.. Y.., Z.. Y.., Y.. Y.., Z.. Y.. ve R.. Y.. açılan davayı kabul etmişlerdir.Mahkemece, davacının davaya konu ettiği taşınmaz kısmının ifrazı mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz ¾ hissesi 13.08.1981 tarihinde D..A.. Y.. adına tescil edilmiş olup kalan 1/4 hisse N.. Y.. adına kayıtlıdır. Mahallinde yapılan keşif sonucunda davacının satın almış olduğu yerin depo niteliğinde 1.000 m2'lik alanı kapsadığı belirlenmiş, Kemalpaşa Belediye Başkanlığı'nın 03.12.2013 tarihli yazısından taşınmazın İzmir Büyükşehir Balediyesinin 1/ 25.000'lik çevre düzen planında 5403 sayılı Yasa gereğince bölünemeyecek yerlerden olduğu belirtilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, 19.07.2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesinde bölünemez büyüklük kavramına yer verilmemiş, bu kavram daha sonra anılan Yasa'nın değişiklik yapan 09.02.2007 tarihli 5578 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle getirilmiştir. 09.03.1988 tarihli ve 1987/2-860 Esas, 1988/232 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında vurgulandığı üzere, aksine bir hüküm ya da kamu düzeniyle ilgili bir durum söz konusu olmadığı takdirde ve kural olarak herhangi bir kanun veya düzenleyici hüküm o kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getirecektir. Somut olayda, davacınn dayanmış olduğu harici satım sözleşmesinin hangi tarihte düzenlendiği ve düzenlendiği tarih itibariyle 5403 sayılı Yasa'nın kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmediği gibi, ¾ payı kayıt maliki D.. A.. Y..'a ait veraset belgesi temin edilerek elbirliği mülkiyetine tabi ¾ pay maliklerinin tamamının açılan davayı kabul edip etmediği üzerinde durulmamıştır. Bu halde mahkemece, öncelikle davacıya taşınmazda ¾ payın kayıt maliki D.. A.. Y...'ın veraset belgesini sunmak üzere süre ve imkan verilmesi, sunulacak veraset belgesinde davayı kabul eden mirasçılar dışında mirasçı bulunması halinde ¾ pay elbirliği mülkiyetine tabi olup elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların ancak ittifak halinde tasarrufta bulunacakları dikkate alınarak dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir. Veraset belgesine göre bütün mirasçıların açılan davayı kabul ettiğinin tespiti halinde işin esasına girilerek, davacının dayanmış olduğu harici satım sözleşmesinin hangi tarihte düzenlendiğinin tespitiyle 09.02.2007 tarihinden sonra yapılmış olması durumunda İlçe Tarım Müdürlüğü'nden taşınmazın 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na göre bölünemez tarım arazisi vasfında olup olmadığı sorularak, bölünemez nitelikteyse şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir. Harici satış sözleşmesinin 09.02.2007 tarihinden önce yapılmış olması halinde taşınmazın 5403 sayılı yasaya göre bölünemez nitelikte tarım arazisi olup olmadığına bakılmadan veya sözleşme 09.02.2007 den sonra yapılmış ise de, taşınmaz 5403 sayılı Yasa uyarınca bölünemez nitelikte tarım arazisi olarak belirlenmemişse, fiilen taksim edildiği anlaşılamadığı ve tapuda paylı mülkiyete tabi olduğundan davacının kullanmakta olduğu yerin taşınmazın tamamına oranı tespit edilerek D.. A.. Y..'a ait payın kısmen iptaliyle payı oranında davacı adına tesciline karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.