MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tecil davasının reddine dair.... l. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 09.11.2012 gün ve 433/744 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu 110 ada 10, 111 ada 8, 17, 26, 112 ada 19, 111 ada 16, 27 ve 112 ada 18 sayılı parsellerin ortak miras bırakan ...’dan kaldığını, kadastro çalışmaları sırasında 110 ada 10, 111 ada 8, 17, 26, 112 ada 18 ve 19 nolu parsellerin davalı ..., 111 ada 16 ve 27 sayılı parsellerin ise davalı ... adına tespit ve tescil edildiklerini,...’nin payının bulunduğunu, davalı ... ve....’nin ise ...’nin kardeşlerinin eşleri olup, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu parsellerin bunlar adına tespit ve tescil gördüklerini belirterek anılan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile 120/288 payının vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu parsellerin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğunu tüm mirasçıların birlikte dava açması gerektiğini gerekçe göstermek suretiyle HMK'nun 114/1-d, 115/2. maddeleri gereğince usulden davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastrodan önceki kazanmayı zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Dava konusu yapılan 111 ada 27 sayılı parsel dava dışı... adına tapuda kayıtlı olup, taraflarla bir ilgisi bulunmadığından Mahkemece, bu parselle ilgili olarak da usulden davanın reddine karar verilmiş olması buna ilişkin davanın husumetten ret niteliğinde olup verilen ret kararı usul ve kanuna uygun bulunduğundan buna ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, Mahkemece, dava koşulu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmazlar (111 ada 27 hariç) ortak miras bırakan ...’dan kaldığı ve mirasçılarının .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin dosyaya sunulan 31.10.2007 tarih ve 2007/460 Esas, 2007/417 Karar sayılı veraset belgesinde yer alan davacı ..., ... mirasçılarından... mirasçılarından ..., ..., ..., ..., ..., ... ve .. ... oldukları belirlenmiştir. Görüldüğü gibi, 111 ada 27 sayılı parsel dışında kalan dava konusu diğer parsellerin İbrahim’in ölümü ile TMK'nun 701 ve 702. maddeleri gereğince tereke malı olup elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu konusunda bir duraksama söz konusu değildir. Ancak, dava, aynı murisin mirasçıları arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan vesayet altında bulunan davacı ...’nin vasisi ... tarafından davanın açıldığı saptanmıştır. Mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda TMK'nun 702/2. fıkrasında yer alan “tasarrufi işlemlerde oybirliği ilkesi” aranmaz. Davacının vasisi sadece mirasçı bulunan annesi...’nin miras payı oranında tüm parseller bakımından iptal ve tescil istediğinin kabulü gerekir. terekeye dahil bir taşınmaz için üçüncü kişilere karşı dava açıldığında bu takdirde TMK'nun 702/2. fıkrasında yer alan tasarrufi işlemlerde öngörülen oybirliği ilkesi aranır ve böyle bir durumda dava koşulunda davanın reddine karar verilebilinir. Mirasçılar arasındaki dava az önce açıklanan genel kuralın bir istisnasını oluşturmaktadır. Daire ve Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.Şu halde Mahkemece yapılacak iş, davacının vasisi annesinin miras payı oranında iptal ve tescil istediğinin kabulü gerektiğine göre iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, kök muris İbrahim’den gelen taşınmazların yöntemine uygun biçimde tüm mirasçılar arasında taksim edilip edilmediğinin dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla saptanması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dava koşulundan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.