İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Fethiye 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/02/2013NUMARASI : DAVACI : A.. B..DAVALI : Hazine DAVA TÜRÜ : Ecrimisil Borcu Olmadığının TespitiA.. B.. ile Hazine aralarındaki ecrimisil borcu olmadığının tespiti davasının kabulüne dair Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 21.02.2013 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, 05.10.2009 ve 24.11.2009 tarihli tutanaklara istinaden vekil edenine ecrimisil ihbarnemesi gönderildiğini, fuzuli şagil olmayandan ecrimisil istenemeyeceğini açıklayarak, bahsi geçen tutanaklarda belirtilenin aksine Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 177,20 m2'lik kıyıda vekil edeninin zilyetliğinin, fuzuli işgalinin bulunmadığı ve ecrimisil ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, sunulan belgelere istinaden ecrimisil tahakkuk ettirildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, A harfi ile gösterilen 117,20 m2'1ik kısmında davacı A.. B..'nın zilyet olmadığının ve fuzuli işgalinin bulunmadığının ve ecrimisil ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,2- Davalı Hazine vekilin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1 -h, 115 m.). .//.. Kural olarak tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Özel koşulların ilki, tespit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceğidir. Gerçekten tespit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını tespit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu yalnızca maddi vakıa ya da vakıalar olan tespit davalarının dinlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kural olarak maddi vakıa ya da vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler. İkinci koşul, davacının sözünü ettiği hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tespit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır.Dosya içeriğinden; davacı A.. B.. hakkında düzenlenen 5.10.2009 tarihli hesap tuıtanağında; kıyı olan kısmın davacı tarafından 01.01.2004 tarihinde bu yana işgal edildiği, davacıya ait ... ada ... parsel sayılı taşınmazın bahçesi olarak kullanıldığı, bir tarafta çit bulunduğu, bir kısım yerde 12.25 m21ik parke döşeli üzüm çardağı bulunduğu, 121, 62 ve 117,20 m2'lik alanların işgal edildiğinin belirtildiği, davacının itirazı üzerine düzenlenen 24.11.2009 tarihli tutanakta; 117,20 m2'1ik alan üzerinde bulunan 12,25 m2'1ik köşkün kaldırılarak parsel üzerine taşındığı, 121.62 m2'1ik alan üzerinde bulunan parkelerin söküldüğü, bütün bunların ihbarnameden sonra A.. B.. tarafından yapıldığı, söz konusu alanın davacıya ait evin bahçesi ile bütünlük arz ettiği, bir önceki tespitte düzeltmeyi gerektirir hususların bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafından, bahsi geçen tutanaklar ve bu tutanaklara istinaden düzenlenen 21.10.2009 tarih 5789 sayılı ecrimisil ve 15.12.2009 tarih 6720 sayılı ecrimisil düzeltme ihbarnamelerinin iptali için Muğla İdare Mahkemesi'nde dava açılmış, Muğla 1. İdare Mahkemesi'nin 2010/... Esas 2010/... Karar sayılı ilamında; iptali istenen ecrimisil ve ecrimisil düzeltme ihbarnamelerinin 6009 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesi, 9. maddesi ve Yönetmeliğin 85. maddesinde öngörülen hususlara uygun düzenlenmediği açıklanarak dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline, tutanaklara ilişkin olarak ise; asıl işlem olan ecrimisil ihbarnamesi ve ecrimisil düzeltme ihbarnamesi öncesinde hazırlık mahiyetinde işlem kapsamında oldukları, kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliğinde bulunmadıkları, kişinin genel hukuksal durumunda herhangi bir değişliklik meydana getirmedikleri gerekçeleriyle tespit tutanakları yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Somut olaya gelince; davacı 05.10.2009 ve 24.11.2009 tarihli tutanaklarda belirtilenin aksine Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan 117,20 m2'1ik kıyıda zilyetliğinin, tasarrufunun, fuzuli işgalinin olmadığının ve ecrimisil ile borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davacının davasına dayanak olarak sunduğu tutanaklara istinaden düzenlenen ecrimisil ihbarnameleri İdare Mahkemesi'nce iptal edilmiş, tutanakların ise hazırlık mahiyetinde işlem olduğu, davacının hukuksal durumunda değişikliğe neden olmadığı açıklanmıştır. O halde, davacının bahsi geçen tutanaklara istinaden eldeki davayı açmasında HMK 106/2. maddesi gereğince hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra; adli yargı merciilerince, idari yargıyı ilgilendiren hususlarda idareyi zorlayıcı nitelikte tespit kararı verilmesi imkanı bulunmamaktadır.Davacının tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir. .//..SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının 1. bentte yazılı sebeplerle yerinde görülmediğinden reddine, taraflarca HUMK'nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 165.60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.