MAHKEMESİ : Beyşehir İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2012/49-2014/45Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; .. Kasabasında bulunan ve halen ailesi ile birlikte oturduğu 4403 parsel sayılı taşınmaz ve üzerindeki evinin haczedildiğini, 03.10.2011 tarihli kıymet takdiri raporunun tarafına tebliği ile söz konusu hacizden haberdar olduğunu, haline münasip bir evinden başka evinin de olmadığını, kıymet takdiri raporunda belirtilen değerde bir ev almasının mümkün olmadığını belirterek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Alacaklı vekili, şikayetin 04.10.2011 tarihinde yapıldığını, yasal sürenin geçtiğini, şikayetin süreden reddi gerektiğini devamla, hacze konu taşınmazın iki katlı olduğunu, arsasının geniş olduğunu, bu nedenle taşınmazın haczinin kabil olduğunu belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bilirkişilerden rapor alınmış, daha önce dosyaya ibraz edilen 10.10.2012 ve 23.05.2013 tarihli raporlar arasında büyük çelişki bulunması sebebi ile bu kez üçlü heyetten rapor alınmış, düzenlenen 12.03.2014 tarihli raporda şikayet tarihi itibari ile haczedilen evin değerinin 43.868,27 TL olduğu, borçlunun haline uygun ev alabilmesi için 45.000,00 TL'ye ihtiyaç bulunduğu, ayrıca kasaba şartlarında haczedilen evin borçlunun ve ailesinin geçimi için münasip ev olduğu belirtilmiş ve rapor doğrultusunda şikayetin kabulüne karar verilmiş olup hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. İİK'nun 82/1-12 maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra Mahkemesi'nce, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için, zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Somut olayda, haczedilmezlik şikayetine konu edilen taşınmazın iki katlı, 87 m2 brüt alanı ve binaya bitişik 59 m2 miktarında betonarme damının bulunduğu, yine geriye kalan 146 m2 avlusu olan taşınmaz üzerindeki 2 katlı binanın zemin giriş katının depo ve ahır olarak kullanıldığı, merdiven ile çıkılan üst katın ise iki oda ve giriş holünden müteşekkil mesken olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu özellikleri taşıyan mahcuza 10.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda 42.000,00 TL değer takdir edilmiştir. Aynı raporda borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar ise civardaki alım satımlar, borçlunun sosyal durumu ve mahcuzun özellikleri ve değeri de aynı raporda değerlendirildiği halde 20.000,00 TL' ye alınabileceği belirlenmiştir. Bundan sonra mahkemece 2. ve 3. raporlarla mahcuzun değeri fazlaca değişime uğramadan haline münasip alınacak evlerin değerinin 37.000,00 TL ve 45.000,00 TL olarak belirlenmesi hayatın olağan akışına uygun bulunmamaktadır. Ayrıca borçlunun eşiyle yaşadığı ve çocuklarının yanında bulunmadığı nazara alındığında ahır ve depo ile müştemilatı olmayan daha mütevazı evde oturabileceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle 1. rapora değer verilerek haczedilmezlik şikayetinin yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.