MAHKEMESİ : Kilis 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/07/2013NUMARASI : 2013/59-2013/5Ö.. K.. ile Hazine ve A.. S.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kilis 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 01.07.2013 gün ve 59/5 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, TMK'nun 713/2. maddesinde düzenlenen tapu kütüğünden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hukuki nedenine dayanarak ... ada ... (imarın 2332 ada 4 ve 5, 2329 ada 1 parsel) parsel sayılı taşınmazın A.. S.. adına olan 7/144 payı yönünden tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; TMK'nun 713/2. maddesinde yazılı bulunan zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 1162 ada 88 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan ve A.. S.. adına bulunan 2332 ada 5 parselin tamamının tapu kaydının, 2332 ada 4 parselde 64831/66449 oranındaki payın, 2329 ada 1 parselin ise 13760/1994401 oranındaki paya ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın TMK'nun m. 713/2. ve 713/1. maddesindeki koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Ne varki; TMK'nun 713/2. maddesindeki düzenlemeye göre birbirinden ispat koşulları olan üç ayrı neden bulunmaktadır. Bunlardan "ölüm" nedeni Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas 2011/52 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir, hükmüne yer verilmiştir. Somut olaya gelince; Kanunun açık hükmü dikkate alındığında tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (Yargıtay HGK'nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Genel olarak, gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca "tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malik, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs değildir.Somut olayda; dava konusu 1162 ada 88 parsel sayılı taşınmazın öncesi olan 575 ada 88 parselin maliki A.. S..’dir. Anılan taşınmazın kadastro tutanağında dayanağı bulunan 1937 tarih 111157 tahrir numaralı vergi kaydı da A.. S.. adınadır. Yine komşu taşınmazlardan aynı ada 86 sayılı parsel de 1937 tarih 11155 tahrir numaralı vergi kaydı esas alınarak A.. S.. adına kadastro sırasında tespit ve tescil edilmiştir. Vergi kayıtlarının hudutlar itibariyle zemine uygun bulunduğu komşu parsellerin kayıt maliklerinden anlaşılmaktadır. Şu halde, eldeki dava yoluyla adına kayıtlı taşınmazların tapu kaydının iptali ve tescili istenen kişi Kanunun aradığı anlamda bilinen kişidir.Kayıt malikinin mirasçılarının belirlenememesi, kimliğine ait bilgilerin elde edilememesi, adresinin saptanamaması gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünden maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bununla kanun koyucu tarafından tapu kütüğünün incelenmesinden anlaşılamayan, kim olduğu belirlenemeyen hayali kişiler amaçlanmıştır. Saptanan somut ve hukuki olgular ile yerleşmiş içtihatlar karşısında davanın maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebine dayanılarak açıldığı ve tapu kaydının iptali istenen kayıt malikinin bilinen kişi olduğu belirlenmiş bulunmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken; maddi olgu, dosyadaki deliller ve konuyla ilgili yerleşmiş içtihatlar gözardı edilerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Davalı Hazine vekilinin, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.