Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20951 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4157 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Silivri Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/03/2013NUMARASI : 2011/1341-2013/223Hazine tarafından mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 21.03.2013 gün ve 1341/223 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı Hazine vekili Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/437 Esas sayılı tapu iptali ile tescil dava dosyasında verilen yetkiye istinaden tapu kayıt maliki davalı M.. S.. Z..’e ait veraset ilamının tarafına verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, M.. S.. Z..’e ait mirasçılarını belirlemeye yönelik yeterli derecede beyan veya başkaca delil tespit edilememiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde talep eden Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Talep, mirasçılık belgesi istemine ilişkindir.Mahkemece miras bırakanın nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı ve mirasçılarının tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç doğru olmadığı gibi hükmün gerekçesi de yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, Hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.Somut olaya gelince, dosya kapsamında mirasçılık belgesi istenen ve kayıt maliki olduğu anlaşılan M.. S. Z..n’in nüfus kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Az yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında hasımsız açılan mirasçılık belgesi verilmesi davalarında mirasçılığın her türlü delille kanıtlanabileceği, bir mahkemenin verdiği yetkiye dayanılarak açılan davalarda Mahkemece mirasçılık belgesi istenen kişinin namı müstear veya hiç yaşamadığı belirlenmedikçe davanın reddine karar verilemeyeceği kuşkusuzdur. O halde davanın yetki belgesine dayanılarak ve ispat imkanı kısıtlı üçücü kişi tarafından açılmış olduğu ve miras bırakan Yakup oğlu 3.12.1899 doğumlu M.. S.. Z..’in nüfusta kayıtlı olmadığı gözönüne alınarak, Mahkemece yetki verilen Silivri asliye hukuk dosyası, tapu kayıtları, kadastro tutanakları getirilmeli, tanıklar ve yerel bilirkişiler dinlenmeli, toplanacak tüm deliller ve dosya kapsamına göre mirasçısı olduğu belirtilen kişiler varsa, nüfus kayıtları için Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden istenmesi, miras bırakanla soy bağı araştırılmalı, bütün aramalara rağmen mirasçısı bulunamaz ise TMK'nun 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu düşünülmelidir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. Maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III/2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.