Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20928 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4102 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Marmaris 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/11/2013NUMARASI : 2013/624-2013/711S.. G.. tarafından açılan mirasın gerçek reddi istemiyle açılan davasının reddi davasının usulden reddine dair Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.11.2013 gün ve 624/711 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDava, TMK'nun 605/1. maddesi gereğince hasımsız olarak açılan miras bırakan M.. Ö..'ın mirasının ailevi ve ekonomik sebepler nedeni ile reddi istemine ilişkindir. Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından dava TMK'nun 605/2.maddesi gereği açılan terekenin borca batık olduğuna ilişkin mirasın hükmen reddi istemi olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı ile dosya Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmiştir. Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi mirasın hükmen reddi davaları hasımsız açılamayacağından, HMK'nun 114/1-d, ile 119/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından davanın TMK'nun 605/1.maddesi gereğince açılan mirasın gerçek reddi olduğundan temyiz edilmiştir. Dava dilekçesi içeriğine göre davacı miras bırakan M.. Ö..'in 21.06.2013 tarihinde vefat ettiğini ve bazı ailevi ve ekonomik nedenlerden dolayı miras bırakandan hissesine düşen miras payını ret etmek isteğinden bahisle 23.09.2013 tarihinde hasımsız olarak davayı açmıştır. 6100 sayılı HMK'nun 194/1.maddesinde; “...taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar...” hükmüne yer verilmiştir. Davanın talep gereğince doğru biçimde sonuçlandırılması için açılan davanın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Mahkemece, dilekçenin içeriğine göre davacının isteğini ve amacını belirleyip söz konusu uyuşmazlığın ona göre çözüme kavuşturulması gerekir. Davanın niteliği anlaşılamadan hangi kanuni düzenlemeye göre nasıl sonuçlandırılacağı noktasına ulaşılamaz. HMK'nun 33. (1086 sayılı HUMK.nun 76) maddesine göre, davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara, bunların nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. Hakim tarafların yargılama oturumlarında ve dilekçesinde kullandıkları nitelendirme ile bağlı değildir.Bu durumda; miras bırakan 21.06.2013 tarihinde davacıyı mirasçı bırakarak öldüğüne ve eldeki davanın ise, hasımsız olarak TMK'nun 606. maddesi gereğince 21.09.2013 tarihinin hafta sonu Cumartesi gününe denk gelmesi nedeni ile 23.09.2013 Pazartesi günü yasal 3 aylık süresinin içerisinde açıldığına göre, davacın talebinin TMK'nun 605/1 ve devamı maddeleri gereğince mirasın gerçek reddinin tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca sulh hakiminin görevi; reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, davadaki süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanunu'nun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibaret olduğuna ve 6100 sayılı HMK'nun 382.maddesi gereğince mirasın reddi beyanının tespiti ve tescili talebini içeren bu tür davalarda sulh hukuk mahkemeleri görevli bulunduğuna göre mahkemece açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılması gerekirken talebin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK 297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2. bendi maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde iadesine 17.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.