MAHKEMESİ : Adana 3. Aile MahkemesiTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2011/600-2013/460A.. A.. ve A.. K.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Adana 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 09.05.2013 gün ve 600/460 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların Adana 5. Aile Mahkemesi'nin 2010/801 Esas, 2011/525 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalı adına tapulu olan S... İlçesi 6442-8 ada.. parselde bulunan bağımsız bölümün vekil edenin katkılarıyla alındığını, halen davalı tarafından kullanıldığını, davacının katkı payının tespitiyle bu parasal değerin vekil edenine verilmesi gerektiğini açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL'nin boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilleri 13.01.2012 havale tarihli dilekçelerinde gayri menkulun davacıya düğünde takılan takılar ile alındığını, açıklamıştır. Davalı davaya cevap vermemiş, davalı vekili yargılama oturumunda açılan davayı kabul etmediklerini, davalının çalıştığı işletmenin vekil edenin babasından miras yoluyla kaldığını ancak eniştesinin işlettiğini, taşınmazın alımından önce vekil edeninin babasından kalan mirasın satılarak parasının davalıya verildiğini açıklayarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Taraflar 05.01.1993 tarihinde evlenmişler, 23.07.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve 31.05.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında; evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2012 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrlığı, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 23.07.2010 tarihine kadar ise yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TKM m.202, 47222 sayılı kanun m. 10) Boşanma davasının açıldığı 23.07.2010 tarihinde eşler arasındaki mal rejimi sona ermiştir. Davaya konu .. ada ..parselde bulunan 11 nolu bağımsız bölüm 12.02.1996 tarihinde satış suretiyle davalı A.. K.. adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davacının 01.01.2002 tarihinden önce yani mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde alınan ve davalı adına kayıtlanan taşınmaza davacının yapmış olduğu katkı payından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000 TL tutarındaki katkı payı alacağına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, ancak katkının ne şekilde yapıldığını açıklamamıştır. 13.01.2012 havale tarihli dilekçesiyle ise bu katkının düğünde davacıya takılan takıların satılarak satış bedeline eklenmesi suretiyle yapıldığını açıklamıştır. HMK'nun 31. maddesine göre “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” Davalı vekili 15.03.2012 tarihli oturumda celse arası sunulan 13.01.2012 havale tarihli dilekçenin iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğunu, bu nedenle de kabul etmediklerini savunmuş ise de; söz konusu dilekçe yukarıda açıklanan madde ve hakimin davayı aydınlatma ödevi ilkesinin kapsamında verilmiş olan ve davacının katkıyı ne şekilde yaptığının açıklaması cümlesinden olduğundan davalının bu savunmasına mahkemece itibar edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemece subut bulmayan davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı vekilinin dava dilekçesinde “... her türlü yasal delil.” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanmış sayılacağının kabulü gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK'nun 6. maddesine göre iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının dava konusu taşınmazın alımına takılarla katkıda bulunduğu iddiasının ispatı bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkı bulunduğu hatırlatılarak yemin teklifi hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının 6100 sayılı HMK'nun 228 ve devamı maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyana başvurulması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucunda sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 14.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.