Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20795 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4030 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/10/2013NUMARASI : 2012/573-2013/766M.. B.. ile Hazine aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının reddine dair Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08.10.2013 gün ve 573/766 sayılı hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de duruşma isteği değerden reddedilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalı Hazine adına kayıtlı 349 ada 61 parsel sayılı taşınmazın 01.10.1987 tarihinde tapu tahsis belgesi ile adına tahsis edildiğini, taşınmaza yaptığı gecekondunun 1999 yılında meydana gelen depremde hasar gördüğünü, bu nedenle gecekonduyu yıkarak 2003 yılında yeni bir bina yaptığını, arsanın satışı içinde talepte bulunduğunda kendisinden binanın bedelinin de talep edildiğini açıklayarak binanın kendisi tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın 2007 yılında davacı tarafından yapıldığını, davacı adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptal edildiğini, 2981 sayılı Yasa'nın 14/b maddesi ve 4706 sayılı Yasa'nın 5. maddesine göre davacının bina ile ilgili hak talep edemeyeceğini, binanın kendiliğinden Hazine'ye geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmaz hakkında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının bulunmadığı, sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat talebinin de bulunmadığı dolayısıyla davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, her ne kadar yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı kayıt maliki değildir. Dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmaz ise tam paylı olarak davalı Hazine adına kayıtlıdır. Bu durum karşısında davacının ortaklığın giderilmesi davasını açması maddeten mümkün değildir.Öte yandan idarece 1987 yılında davacı M.. B..'na tapu tahsis belgesi verilmiş, ancak idare 1988 yılında ise tek taraflı olarak tapu tahsis belgesini iptal etmiştir. Davacının bu durumdan haberi olmaksızın iyi niyetle tapu tahsis belgesi veren idareye ve buna bağlı olarak Devlete duyduğu güven nedeniyle taşınmaz üzerinde dava konusumuhdesatı (binayı) yapmıştır. O halde davacının kötü niyetli olduğundan söz edilemez. Ne var ki davalı Hazine haksız işgal tazminatı karşılığı olan ecrimisile ilişkin ihbarnameyi göndermiş, daha sonra da ancak 03.11.2009 tarihinde davacıya verilen tahsis belgesinin iptal edildiğine dair bilginin gönderildiği anlaşılmıştır. Dava konusu muhdesat (bina) bu tarihten çok önce yapıldığına ve davacı somut olayda iyi niyetli bulunduğuna göre davacının bu tür davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'un 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.