Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2078 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19910 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Almus Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2012/52-2013/90H.. K.. ile A.. S.. ve dahili davalı E.. S.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Almus Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 09.07.2013 gün ve 52/90 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.02.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat N.. K.. geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı H.. vekili, davacının Çevreli kasabası köyiçi mevkiindeki parselin, davalının ise komşu parselin maliki olduğunu, davacının Almus Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/154 Esas sayılı dosyasına konu parsel içindeki 188 m2 alanı 500.000.000 TL'ye (eski) davalıdan satın alarak, satış tarihi olan 1986-1987 yılından beri yaklaşık 25 yıldır fiilen ahır ve küspelik yapılmak, ihata duvarı çekilmek ve ağaç dikilmek suretiyle kullanıldığını, tapuda tarla geçmekle beraber arsa niteliğinde belediye imar planında kaldığını, davalının bu taşınmaz bölümünün tapusunu vermediği gibi dava konusu yeri kiraladığını ve kira süresi bitmesine rağmen vekil edeninin çıkmadığı iddiası ile aleyhinde 2011/154 Esas sayılı dava dosyasında elatmanın önlenmesi ve kal istediğini, bugün bile bu miktar kira bedeli olmadığı gibi kiralanan yere bu şekilde kalıcı yapı inşasına ilişkin kira sözleşmesi yapılmadığını, yöresel örf adet ve teamülünde bulunmadığını açıklayarak öncelikle bu dosyanın 2011/154 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini, davanın kabulü ile Almus Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/154 Esas sayılı dosyasında fen bilirkişisi O.. K.. 'in 16.04.2012 tarihli raporunda parsel sayılı taşınmazda, tecavüz edilen alan olarak belirttiği 188 m2 tutarındaki alanın davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, harcını da yatırdığı 28.5.2013 tarihli ıslah dilekçesinde ise öncelikle davalılara ait parsel içinde kalan d.k. 255,62 m2 alanın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile parselden ifraz edilerek vekil edenine ait parsel sayılı taşınmazla tevhidi ve tesciline karar verilmesini, bu talebin kabul görmemesi durumunda, vekil edeni yönünden TMK'nun 725. m. şartları oluştuğundan, semen bedeli mukabilinde dava konusu 255,62 m2 alanın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile 3476 parselden ifraz edilerek vekil edenine ait 3463 parsel sayılı taşınmazla tevhidi suretiyle tesciline karar verilmesini istediğini açıklamış, Mahkemece ıslah isteğinin 18.06.2013 tarihli yargılama oturumunda kabulüne karar verilmiştir.Davalı A.. vekili, tapulu bir gayrimenkulün tapu dışı satılamayacağını, taşınmazın tarla değil arsa vasfında ve arsanın değerinin 20.000 TL olduğunu, davacının iyi niyetli olmadığını, Almus Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/154 esas numaralı dosyasında dava açtıklarını, davacının ise davayı geri almaları için tehdit haberi gönderdiğini, Savcılığın soruşturma açtığını, 2011/154 esas sayılı dosyada raporda belirtilen yerdeki duvarın ekonomik ömrünü tamamladığı, değeri olmadığı, dava konusu arsadaki ağaçların da ziraat yönetmeliğine uygun dikilmediklerinin, kesilip ortadan kaldırılmaları gerektiğinin, ahırın ise eski hafriyat yığını olup kıymeti bulunmadığının, ayrıca belediye imar planında yol olarak belirlendiğini, yolun açılması ile arsa üzerindeki ağaç ve tesisatın kaldırılacağını, taraflar arasında derdest bir dava da olduğu için davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Dahili davalı E.., kendisinin de taşınmazda pay sahibi olduğunu, onayı olmadan satılamayacağını, kocası A..’nin kiralaması için izin verdiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu Çevreli köyü parsel 15.12.1984 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında “zilyetlik ve satın alma sebebiyle” 1/3’er paylı olarak H.. oğlu Y.. G.., H.. oğlu M.. G.. ve Y.. oğlu H.. G.. adlarına tesbit edilmiş, tutanak A.. S.. ve Z.. C..’ın itirazları sonunda Tapulama Komisyonunun 15.07.1986 tarih 309 nolu kararı ile reddedilerek 10.11.1986 da kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiştir. Tapuda el değiştirmeler sonunda halen 2/3 pay 10.09.1990 tarihinde satın alma ile A.. oğlu A.. S.., 1/3 pay ise 04.03.1998 tarihinde satın alma ile V.. kızı E.. S.. adına bulunmaktadır.Davacı 1986-1987 yılında satın alarak kullanmaya başladığını iddia ettiğine göre ıslah dilekçesi ve davacı vekilinin 18.06.2003 tarihli yargılama oturumundaki beyanı karşısında dava, tapulu taşınmazı haricen satın alma hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil, bu talebin kabul görmemesi durumunda, davacı yönünden TMK'nun 725.m. şartları oluştuğu iddiası ile semen bedeli mukabilinde dava konusu 255,62 m2 alanın davalılar adına olan tapu kaydının iptali, parselden ifraz edilerek davacıya ait parsel sayılı taşınmazla tevhid edilerek tescili isteğine ilişkindir.Mahkeme, 1986-1987 yılında satın alındığı iddia edilen alana ilişkin tapuda birçok satış işleminin gerçekleştiği, hatta davacının iddia ettiği 1986-1987 yılında taşınmazın malikinin hali hazır davalılar dahi olmadığı, tapunun mevcut halinin 1988,1990 ve 1998 yılındaki satışlarla oluştuğu, davacının tapuda yapılmış resmi bir akit veya senet ibraz etmediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.Tapulu taşınmazların satışı TMK'nun 706, BK'nun 213 (6098 sayılı TBK'nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartı bir ispat şekli olmayıp bir geçerlilik şartıdır. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davacının 1986-1987 yıllarında yapıldığını iddia ettiği sözlü satış sözleşmesi tarihinde dava konusu parsel tapuda kayıtlı olduğuna, bu nedenle davacı tarafın iddia ettiği ve resmi memur önünde yapılmadığı anlaşılan harici satışa değer verilemeyeceğine, buna dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulamayacağına göre Mahkeme'nin tapu iptali ve tescile ilişkin isteği yazılı gerekçe ile esastan reddetmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, az yukarıda da açıklandığı gibi davacının talebi Mahkemece kabul edilen ıslah isteği doğrultusunda terditli talepleri içermekte olup, tapu iptali ve tescil talebinin kabul görmemesi durumunda, davacı yönünden TMK'nun 725.m. şartları oluştuğu iddiası ile semen bedeli mukabilinde dava konusu 255,62 m2 alanın davalılar adına olan tapu kaydının iptali, parselden ifraz edilerek davacıya ait parsel sayılı taşınmazla tevhid edilerek tescilinin de istendiği görülmektedir. Mahkemece davacının TMK’nun 725 ve devamı maddelerine dayanan terditli isteğine yönelik talebi ile ilgili de inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bu istekle ilgili de olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, terditli talebe yönelik hiçbir gerekçe gösterilmemesi ve bu taleple ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hüküm bölümünün TMK’nun 725 ve devamı maddelerine dayanan terditli isteğine yönelik olarak 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.