Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20656 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9963 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kemer 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/09/2013NUMARASI : 2013/330-2013/43 A.. Y.. ile A.. K.. ve H.. G.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.09.2013 gün ve 330/43 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.11.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Avukat N.. Ç.. geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı A.. vekili, davacının K.. İlçesi, Ç.. Beldesi'nde .. parselin 1/6 hissesini davalı A.. K..'ten taksim sözleşmesi gereğince 2002 yılında satın aldığını, taksim sözleşmesinde hissedarların yerleri ve hisse oranlarının belirlendiğini, davalı A.. K..’in, taksim sözleşmesi ile davacıya sattığı yerin mülkiyetini davacıya tapuda devir etmek istediğini, Kemer Tapu Sicil Müdürlüğü'ne müracaatta bulunulduğunu, Antalya Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nden gelen yazı sonucu konuta yönelik parselin hisseli satışının yapılamadığını, davacının A. K..'e güvenerek ve taksim sözleşmesi gereği iyiniyetli olarak taksim sözleşmesinde belirtilen yere iki katlı ev ve bahçe yaptığını, devir için 2008 yılında davacının eşi H.. Y..’a noterden vekaletname verdiğini ve Kemer Tapu Sicil Müdürlüğü'ne devir için müracaat edilmiş ise de Kemer Belediye Başkanlığı cevabında hisse devrinin dava konusu parsele ait yerin yoğun yerleşim alanı içerisinde kaldığı için devrinin mümkün olmadığının belirtildiğini, A..’nin de vekillikten azilname düzenlediğini öğrendiklerini, davalı A.. K..’in, ... parseldeki yeri muvazaalı olarak açılacak olan tescil davasını neticesiz bırakmak amacıyla davalı H.. G..’e tapuda devir ettiğini, Hasan’ın bu yerin davacıya ait olduğunu bildiğini, kötüniyetle yeri aldığını, davacının 1/6 hissesini benzer şekilde sattığı A.. Y..’a hisse devrini tapuda Temmuz 2010 yılında yapmasına rağmen, davacıya devir yapmadığını, 2002 yılından 2010 yılına kadar devrin yasal imkansızlıklar sebebiyle yapılamadığını açıklayarak 946 parseldeki H.. G.. adına olan hissenin iptali ile davacı adına tescilini, bu talebinin kabul edilmediği takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 946 parseldeki davacının halen kullandığı yerin dava tarihi itibariyle rayiç değerinin ve davacı tarafından yapılan iki katlı muhtesatın değerinin şimdilik 15.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, açılan davanın muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olduğunu, aslen Alman uyruklu bulunan Veronika Reuner’in davacı A.. Y.. ile eşi H.. Y..'ın müşterek arkadaşı ve dostu olup, Veronika'nın Kemer'den bir arazi alma talebi üzerine, bu talebin davacı ve eşinin arkadaşı Y.. G..’e iletildiğini, Yusuf’un kızkardeşi Arife’nin hissedarı olduğu 946 parselin gizli ortaklarından olup bu talep üzerine Yusuf’un kardeşi A.. K..’e ait 946 parselin 1000 m2’sini 01.05.2001 tarihli sözleşme ile Veronica’ya sattığını, alıcı Alman vatandaşı olduğundan tapu satış işlemlerinin gerçekleştirilemediğini, satın alan Veronica ile davacı A.. Y..’ın yapmış olduğu sözleşmeye göre satın aldığı gayrimenkul üzerine yapılacak olan iki katlı binanın bir katında hiçbir kira ve bedel ödemeden Ayşe’nin oturmalarına izin verdiğini ve binanın yapımını Veronika’nın üstlendiğini, tüm bu iyiniyete rağmen davacı ve eşi H.. Y..’ın kendilerine duyulan güveni kötüye kullanarak .. parsel sayılı taşınmaz sahiplerinden A.. K..'ten almış olduğu bir vekaletname ile tapuya müracaat ederek gayrimenkule sahip olma amacıyla işlem başlattıklarını, ancak durum fark edilerek vekaletten azledildiğinden işlemin yapılamadığını, gayrimenkulün gerçek malikinin Veronika olduğunu, Yusuf’un teminat olarak Veronica’ya verdiği teminat bonosunun kötüniyetle H.. Y.. tarafından icraya konduğunu, açılan menfi tespit davasının Kemer Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/366 esasında sürdüğünü, satışı gerçekleştiremeyen tarafların alıcının hakkının kaybolmaması için yakın dostlukları bulunan davacı A.. Y.. ve eşi H.. Y..’ın iknaları sonucu duyulan güven sebebiyle A.. K.. ve tanıklar huzurunda ibraz edilen taksim sözleşmesini yaptıklarını, bununla Veronica’nın haklarının korunmasının amaçlandığını, davacının sözleşmeye göre yaptığı bir ödeme bulunmadığını, davacının binada Veronica’nın iyiniyeti ile kira vermeden oturduğunu, Veronica’nın değişik tarihlerde binanın yapımı için davacının eşi H.. Y..’a paralar gönderdiğini, sonra Veronica’nın talimatı ile Arife’nin bu payını tapuda H.. G..’e sattığını, taşınmaz satım işlemlerinin resmi şekle tabi olup davacı ve eşinin sundukları sözleşmede bu taşınmazın Veronica’ya aidiyetini kabul ettiklerini, Hasan’a yapılan satışın da muvazaalı olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, dava konusu Antalya İli, K.. İlçesi, Ç.. Köyü, K.. Mevkii 946 parselde davacı tarafından yapılan 199 m2 oturum alanlı iki katlı binanın muhtesat bedeli olan 48.000 TL'nin davalı H.. G..’den alınarak davacıya verilmesine, davacının tapu iptali ve tescil ile diğer taleplerinin ve davalı A.. K..'e karşı açılan davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu Kemer İlçesi, Ç.. Köyü, 946 parsel, 6040 m2 miktarında ve narenciye bahçesi olarak tamamı Yusuf oğlu M.. G.. adına tapuda kayıtlı iken Mustafa’nın 18.12.1998 tarihinde ölümü ile geride eşi Emine, çocukları T.. G.., A.. K.., A.. K.., L.. B.. ve Y.. G. kalmış, tapudaki bilgilere göre mirasçılar iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirip hissedarlık esasını kabul ederek aralarındaki rızai taksim sonunda 17.10.2002 tarihinde 1/2 payı Mustafa kızı A.. K.., 1/2 payı Mustafa oğlu T.. G..’e ait olmuş, Arife’de 14.07.2010 tarihinde bu 1/2 payından 71/302 payını Hakkı oğlu H.. G..’e, 15/151 payını Yasin kızı A.. Ç..’ye, 25/151 payını Mustafa kızı A.. Y..ı’ya satmıştır. Dosyaya sunulan adi yazılı ve tarihsiz ancak içindeki bilgilerden 17.10.2002 tarihinden sonra düzenlendiği anlaşılan taksim sözleşmesine pay maliki T.. G..’in de katıldığı, diğer hissedar Arife’nin 3/6 hissesinin 1/6’sını A.. Y..’a, 1/6’sını A.. Y..’a isabet ettiğinin kabul edildiği, krokide de gösterildiği görülmektedir.Mahkemece, davacının sunduğu tarihsiz taksim sözleşmesinde Borçlar Kanunu'nda belirlenen satış sözleşmesinin unsurlarının bulunmadığı, bir satış bedeli belirlenmediği, taksim başlığı altında düzenlendiği, sözleşmede imzası bulunan S.. A..’in duruşmadaki beyanında, sözleşmede ismi geçen A.. Y..’ın Arif’in eşi olup dosyanın davacısı H.. Y..’ın eşi A.. Y.. olmadığını ifade ettiği, taşınmaz satış sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmesi gerektiği, bu sebeplerle sözleşmeye itibar edilmediği, davacının hakkın kötüye kullanılması ilkesinden hareketle de talepte bulunamayacağı, davacının taşınmazın 1/6 hissesine yönelik davalılara ödediği bir bedelin yazılı belgeyle ispat edilemediği gibi taksim sözleşmesinde de bedele ilişkin bir ifade olmadığı, tanık beyanları ile de bedelin ispat edilemeyeceği, davalı tarafın da kendi muvazaasına dayanamayacağı, keşifte dinlenen bir kısım tanıkların taşınmazın bir bölümü üzerindeki iki katlı evi davacı A.. Y..ve eşi H.. Y.. tarafından yaptırıldığı, bilirkişi tarafından muhdesat bedeli olarak 200.000 TL belirlendiği ancak hüküm bölümünde sehven 48.000 TL yazıldığı, davalılardan A. K.’in payını dava tarihinden önce devretmesi sebebiyle davalı sıfatı olamayacağı gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.Mahkemece hükme dayanak olarak tanıklardan A.. Y.., İ.. K.., H.. D.. ve M.. B..’ın beyanları esas alınmış ise de bu ifadelerin bir kısmı duyuma dayalıdır. Yine dosyada dinlenen tanıklar F.. G.., N.. S.. ve T.. G.. duruşmada alınan benzer ifadelerinde, Alman uyruklu Veronica isimli kişinin tarafların arkadaşı olduğu, arsanın alımı ve kabule karar verilen muhdesatın yapımı sırasında muhdesat bedelini Veronica’nın karşıladığı, Veronica adına bu evi Halil ve eşi A.. Y..’ın yaptırdıkları ve Veronica’nın rızası ile kira vermeden bir katında oturdukları beyan edilmiştir. Bu ifadelerin duyuma değil görgüye dayalı oldukları ifadelerden anlaşılmaktadır. Kaldı ki beyanı hükme esas alınan tanıklardan M.. B.. da, duyuma dayalı olmakla birlikte parayı Veronica’nın karşılayacağını, Halil’in ev yaptırıp altlı üstlü oturacaklarının konuşulduğunu bildirmiştir. Dosyada aslı bulunmamakla birlikte fotokopisi sunulan ve A.. Y..’ın da isminin geçtiği adi yazılı sözleşmedeki bilgiler de az önce yazılı tanık beyanlarına uygundur. Davalılardan H.. G.. de 01.06.2012 tarihli keşifteki beyanında, arsa ve evin Veronica’ya ait olup evi de onun yaptırdığını, kendisinin ise sadece oturduğunu, Veronica’nın Almanya’ya gitmesi üzerine davacının eşi Halil’in elektiriği kestiğini, Veronica döndüğünde durumu anlattığını, Veronica’nın bir Türk ile evlenip bu evde yaşamak isteyince Halil’in buna karşı çıktığını ifade etmiştir. Dosya kapsamı, toplanan deliller ve bu tanık beyanları karşısında bedelle ilgili kabule yönelik hüküm kurulan muhdesatın davacı tarafından değil dava dışı Veronica isimli kişi tarafından parası karşılanmak suretiyle yaptırıldığı anlaşıldığına göre, Mahkemece genel olarak duyuma dayalı ve dosya kapsamı ile örtüşmeyen tanık beyanları yerine görgüye dayalı ve samimi tanık beyanlarına itibar edilerek davanın tümü ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabule karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı A.. K.. dava tarihinde pay sahibi olmadığına göre Mahkemenin bu davalı ile ilgili husumetten red kararı ise yerindedir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Davalılar vekilinin temyiz itirazları ise yerinde görüldüğünden kabulüyle, eksik incelemeye dayalı Yerel Mahkeme hükmünün kısmen kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 819,75 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.