MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/09/2013NUMARASI : 2013/508-2013/637Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R İstanbul 20. İcra Müdürlüğü’nün 2013/ 15137 Esas sayılı takip dosyasında müşterek çocuk H.. E.. tarafından borçlu aleyhine ilamda hükmedilen iştirak nafakasının çocuğun reşit olduğu 17.03.2007 tarihinden itibaren birikmiş nafaka olduğu açıklanarak takibe konu edildiği, borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda iştirak nafakasının çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona ereceğini ileri sürerek icra emrinin iptalini istediği, Mahkemece, talebi inceleme görevinin İcra Mahkemesi'ne ait olmayıp, borçlunun Aile Mahkemesi'ne müracaatla nafakanın kaldırılmasını isteyebileceğinden bahisle görev alanına girmeyen şikayetin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. 721 sayılı TMK'nun 328/1. maddesine göre babanın çocuğuna yükümlülüğü reşit olmasıyla sona erer. Dolayısıyla, küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesine gerek yoktur . Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Somut olayda; alacaklı vekilinin kabulü doğrultusunda 17.03.1989 doğumlu olan müşterek çocuk Hava'nın 17.03.2007 tarihi itibariyle reşit olduğu, takibe konu alacağın, alacaklının reşit olduğu tarihten sonra işleyen birikmiş iştirak nafakasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. O halde, 17.03.2007 tarihinden itibaren reşit olduğu anlaşılan çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının yukarıda açıklandığı üzere TMK’nun 328/1 maddesi uyarınca kendiliğinden sona erdiği, çocuğun eğitimine devam etmesi halinde, kendisinin babasına karşı yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği, bu durumda, Mahkemece, şikayetin kabulü ile taleple bağlı kalınarak icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. ve İİK' nun 366. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.11. 2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.