Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20588 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1617 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Fethiye İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/07/2013NUMARASI : 2011/146-2013/398Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlular aleyhine alacaklı tarafından, işe iade davası sonrası verilen hükme dayalı olarak ilamlı takip başlatıldığı, icra emriyle; 12.401,00-TL tazminat ve 7.200,00-TL ücret alacağı ile bu alacak kalemi için işlemiş faizi ve ilamda lehine hükmedilen vekalet ücreti ile yargı giderinin ödenmesinin istendiği, borçluların ilama aykırı olarak talepte bulunulduğu şikayeti üzerine Mahkemece, ilamın, işçinin işe iadesine ilişkin olduğu, belli bir miktar tazminat ve ücret alacağının tahsiline dair eda hükmünü içermediği, sadece vekalet ücreti ve yargı gideri kalemleri yönünden eda hükmü içerdiği gerekçesiyle ilama aykırı düzenlenen icra emrinin iptaline karar verilmiştir. HGK’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 Esas-1997/776 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle, sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. 6100 sayılı HMK'nun 26. maddesinde; hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği, yine İİK'nun 17. maddesinde ise; şikayetin icra mahkemesince kabulü halinde, şikayet olunan muamelenin ya bozulacağı yahut düzeltileceği hükümleri mevcuttur. Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan ilamın hüküm fıkrasının incelenmesinde; yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımların eda hükmünü içermediği anlaşılmaktadır. Dayanak ilamın 2-3 numaralı bendinde öngörülen hususlardan, alacaklının borçluya işe dönmek için süresinde başvurup başvurmadığının belirlenmesi, net alacağın hesaplanması hususlarının yargılamayı gerektirdiği, yine olayda 4857 sayılı Yasa'nın 21. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinin de yargılamaya muhtaç olduğu görülmektedir. Bu durumda, Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, yargılama gideri ve vekalet ücreti kalemlerin dışında ilamın icra yolu ile infazının mümkün olmadığı, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve usul ekonomisi gereğince icra emrinde istenen ''12.401,00-TL asıl alacak, 3.028,94-TL işlemiş faizi, yine 7.200,00-TL ücret alacağı ve 1.889,64-TL işlemiş faizi" kısımlarının icra emrinden çıkartılarak, ilam vekalet ücreti ve yargı gideriyle işlemiş faizleri yönünden takibin devamını sağlayacak şekilde icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken icra emrinin tümden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK' nun 366 ve 6100 HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK' nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK' nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.