MAHKEMESİ : Ankara 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/11/2013NUMARASI : 2013/274-2013/758Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Alacaklı tarafından , konut finansmanı kredi sözleşmesi teminatı olarak düzenlenen üst sınır ipoteği ve asıl borçluya gönderilen hesap katı ihtarı ile G.. Y... aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatılmış, daha sonra Örnek 6 numaralı icra emrine taşınmazı takipten önce satın alan S.. P.. ismi de elle yazılarak , ona da icra emri tebliğ ettirilmiştir. İpotekli taşınmaz maliki bu icra emri tebliği üzerine, kendisine takipten önce muacceliyet ihtarı gönderilmediğini, ipoteğin kayıtsız ve şartsız para borcu ikrarını içermediğini, İİK'un 150/1 maddesi koşullarının gerçekleşmediğini belirterek takibin iptali talebinde bulunmuştur. Mahkemece, alacaklının verilen sürede ipotek veren aleyhine de usulünce ayrı bir takip dosyasında örnek 6 numaralı icra emriyle takip başlatıp, bu takip dosyası ile birleştirildiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. İİK.nun 149/1. maddesinde; "icra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahısa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir." hükmünü taşır. Yine İİK. 'nun 150/ı maddesinde; borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürlüğüne ibraz ederse icra müdürü 149. madde uyarınca işlem yapar… düzenlemelerine yer verilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; "Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir." şeklinde tanımlandıktan sonra maddede bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları gibi farklı ve özel şartlara yer verilmiştir. Yasaya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, aynı Yasaya 21.02.2007 tarihli 5582 sayılı Yasa'nın 24. maddesi ile eklenen 10/B maddesinde ise; "Konut Finansmanı Sözleşmeleri" de bu yasa kapsamında değerlendirilerek, konut finansmanı sözleşmelerinin düzenlenme koşulları, borçlunun temerrüdü durumunda finansman sağlayan bankanın yükümlülükleri, borcun muaccel kılınabilmesinin ve muacceliyet uyarısının koşulları gibi hususlar özel olarak ve ayrıca düzenlenmiştir. Açıklandığı üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, kredi kartı ve "Konut Finansmanı Kredisi" gibi tüketici kredisi kullanan borçluları, diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla getirilmiş özel bir yasa olup, bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borç miktarının ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun koşullarında değerlendirilmesi gerekir. Tüketici Yasası'na göre daha genel bir yasa olan İİK.nun 149.maddesi, bu özel yasanın kapsamında kalmayan krediler için uygulanabilir olup, yasa koyucunun anılan kredilere açıkça Tüketici Yasası'nda yer vermiş olması da, maksadının bu yönde olduğunu ortaya koymaktadır. Aksinin kabulü halinde tüketici kredilerinde de İİK.nun 149. maddesi koşullarında ilamlı takip yapılacak, özel yasada düzenlenen muacceliyet ve temerrüt koşulları tartışılmadan alacağın tahsili, gayrimenkulün satışı gerçekleşecek, tüketici, lehine getirilen yasa maddelerine rağmen diğer kredi borçluları ile aynı koşullarda icra takibine muhatap kılınarak mağdur edilecektir. Bu durumda alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne miktarının tahsil edilebilir olduğu, faiz miktar ve oranlarının tespiti, Tüketici Yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirmektedir. O halde İİK.nun 149. maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağı yoktur. Somut olayda “Konut Finansmanı Sözleşmesi” teminatı olarak alınan üst sınır ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibe geçildiği ve yalnızca asıl borçlu Gökhan'a İİK'nun 149. maddesi kapsamında icra emri gönderildiği, şikayeti üzerine Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesi' nin 19.09.2013 tarih ve 2013/350 esas 2013/886 sayılı kararı ile ödeme emri düzenlenmesi gerektiğinden bahisle icra emrinin iptaline karar verildiği ve alacaklı tarafından asıl borçluya ödeme emri gönderilmesi talebinde bulunulduğu, ancak malikin şikayeti üzerine, ayrı dosyada malik aleyhine başlatılan ve bu dosya ile birleştirilen takipte ise malik aleyhine örnek 6 numaralı icra emrinin düzenlediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Mahkemece, şikayetçi malikin başvurusunda; takip alacaklısı tarafından sunulan belgelerin İİK.'nun 150/ı maddesinde sayılan belge vasfını almadığı, icra emri düzenlenemeyeceği beyanında bulunduğu ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, takip konusu konut kredisi sözleşmesi teminatı olarak düzenlenen limit ipoteğinin paraya çevrilmesinde, İİK'nun 150/ı maddesi hükmünce işlem yapılarak ilamlı takip başlatılamayacağı, birleştirilen takip dosyasında da ipotekli taşınmazın maliki aleyhine icra emri düzenlenemeyeceği, ödeme emri düzenlenmesi gerektiği nazara alınarak, malik aleyhine düzenlenen her iki icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi yerine, eksik inceleme ile yazılı şekilde şikayetin reddi yönünde karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.