Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20578 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1439 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/11/2013NUMARASI : 2013/246-2013/851Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili, vekil edeni aleyhine başlatılan icra takibinde haline münasip evinin haczedildiğini belirterek, İİK'nun 82/12. maddesi gereğince haline münasip meskeni üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiştir. İİK'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra Mahkemesi'nce borçlunun, sözü edilenlerle birlikte ancak barınması için, zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına, satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktarın bor??luya bırakılmasına, karar verilmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Somut olayda, Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; mahcuzun haciz tarihindeki değerinin 89.994.00 TL, dava konusu taşınmazın bulunduğu semtte borçlunun haline münasip evi alabileceği değerin ise piyasa fiyatlarına göre 99.000 TL, 94.000 TL ve 100.000 TL civarlarında bulunduğu, bu nedenlerle haciz konan evin borçlunun haline münasip olduğunun bildirildiği görülmektedir. Mahkemece, takip hukukunda asıl olanın alacaklının alacağına kavuşturulması olduğu hususu ve yukarıdaki ilkeler gözönünde tutularak, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde borçlunun haline münasip evi alabileceği değerin net olarak tespitinden sonra, haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise, mahcuzun satılarak borçlunun haline münasip evi alması için gerekli bedelin kendisine bırakılmasına, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi yerine, eksik incelemeye ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İKK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.