MAHKEMESİ : Çorlu 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/06/2013NUMARASI : 2012/415-2013/290S.. H.. ile H.. H.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 13.06.2013 gün ve 415/290 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi bir kısım davalılar H.. H.. ve müşterekleri vekili ve davalı kayyım (Hazine) vekili taraflarıından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi davasında verilen sürede açılan 2562 parsel üzerindeki 2 katlı betonarme bina ile samanlığın muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 2 katlı betonarme bina ile samanlığın davacı tarafından yapıldığının tespitine, yapıların mülkiyetinin davacıya ait olduğu isteminin reddine karar verilmiş, karar davalı B.. H.. kayyımı vekili ve bir kısım davalılar H.. H.., S.. G.., S.. Ç.., M.. H.. ve N.. Ç.. vekili tarafından kabul beyanı nedeni ile temyiz edilmiştir. Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin, taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gereken bir usul kuralıdır. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre de davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Bir davada taraf koşulunun oluştuğundan ve davalı tarafa savunma hakkı tanındığından söz edilebilmesi için dava dilekçesinin ve duruşma oturum gününün davalı tarafa yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmesi, davalı tarafa bizzat veya vekili yada diğer yasal temsilcileri vasıtasıyla yargılamaya katılma, davaya karşı diyeceklerini ve varsa karşı delillerini bildirme hakkının tanınmış olması gerekir.3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gaip kişilerin mal varlıkları üzerindeki Hazine menfaatinin daha iyi korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurlarının kayyım tayin edilebilmelerine imkan tanınmıştır. Bu kanun hükümlerine göre atanan kayyımın da yasal temsilci olduğu ve açılan bir davada davalı tarafı temsil edebileceği kuşkusuzdur. Ne var ki, açılan bir davada davalı tarafı temsil etmek üzere o mahallin en büyük mal memurunun anılan Kanun hükümlerine göre kayyım atanabilmesi ve atanan kayyıma tebliğat yapılarak yargılamanın kayyım huzuru ile sürdürülebilmesi için öncelikle davalının gaip olduğunun belirlenmesi, başka bir deyişle açık kimliğinin belli olmaması, bütün araştırmalara rağmen böyle bir kişinin var olup olmadığının, gerçekteyaşayıp yaşamadığının tespit edilememesi, bunun yanında ve ayrıca dava sonucunda verilecek hükmün de Hazine'nin menfaatini etkileyecek nitelikte olması gerekir. Bu koşulların gerçekleşmemesi halinde, açık kimliği belli olan ancak bütün araştırmalara rağmen adresi tespit edilemediği için kendisine tebligat yapılamayan davalılara tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ve ilan yolu ile yapılması gerektiği kuşkusuzdur.Somut olayda; dosya içeriğinde toplanan delillerden davaya konu muhtesatın üzerinde bulunduğu, paylı mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı ...parsel sayılı taşınmazın A payı Ş.. H... 2/4 pay S.. H.. ve A pay ise Veysel kızı B.. H.. adına kayıtlı olduğu, davalı B.. H.., taşınmazdaki A payını 16.03.1070 tarihinde kesinleşen kadastro yolu ile edindiği, hu dava açılmadan önce 28.11.2011 tarihinde taşınmaz paydaşı E.. H.. mirasçıları H.. H... S.. G.., S.. Ç.., M.. H.. ve N...t Ç.. tarafından açılan kayyım atanması davası sonucunda Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/1832 Esas, 2012/270 Karar sayılı dosyasında verilen 22.02.2012 tarihli kararla Çorlu Mal Müdürü’nün anılan taşınmazdaki hazine hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla 3561 sayılı Kanuna göre paydaş B.. H..'a kayyım olarak atandığı, davacı tarafın dahili dava dilekçesinde davalı B.. H.. kayyımı olarak yazılarak Çorlu Mal Müdürlüğü'nü kayyım olarak hasım göstererek dahili dava dilekçesini sunduğu, Mahkemece de davalının açık kimliği belli olduğu halde adres araştırması ve gaip olup olmadığı belirlenmesi için herhangi bir araştırma yapılmaksızın dava dilekçesi ve duruşma oturum gününün kayyım adına tebliğe çıkartıldığı ve kayyım vekilinin huzuru ile yargılama yapılarak hüküm verildiği anlaşılmaktadır. Az yukarıda açıklanan hukuksal olgular ve Mahkemece dahili davalı Behiye Horoz'un adresinin tespiti ve gaip olup olmadığının belirlenmesi konusunda hiçbir araştırma yapılmadığı dikkate alındığında bu davalı adına kayyıma yapılan tebligatın ve yapılan yargılamanın usule aykırı olduğu, davada taraf koşulunun oluşturulmadığı kuşkusuzdur. Davalı tarafa yöntemine uygun biçimde tebligat yapılıp taraf koşulu oluşturulmadan, savunma hakkı kısıtlanarak hüküm verilemez.O halde tapu kayıtlarında davalı B.. H..'un ad ve soyadı, baba adı yazılı olduğuna göre Mahkemece öncelikle...parsel sayılı taşınmaz payının davalılar adına tesciline esas kadastro tutanağı ve dayanağı belgeler ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'nden istenilerek getirtilmeli, bu belgelerde davalının doğum tarihi ve nüfusa kayıtlı olduğu yer gibi diğer nüfus kayıt bilgileri ve adres bilgilerinin mevcut olup olmadığı araştırılmalı, zabıta aracılığıyla taşınmazın bulunduğu mahal muhtarlığı ile çevrede oturanlardan soruşturularak davalının halen oturduğu adresin, sağ olup olmadığının, ölü ise mirasçılarının kimler olduğunun belirlenmesine çalışılmalı aynı konudaki araştırma ilgili nüfus müdürlüğünden sorularak da yapılmalı. davalı ve ölü ise mirasçılarının halen oturdukları tebligat adreslerinin belirlenmesi halinde dava dilekçesi ve duruşma oturum günü davalı veya mirasçıları adına belirlenecek adreslere tebliğe çıkartılmalı, adres tespit edilememesi ve davalılara Tebligat Kanununda öngörülen başka bir yolla tebligat yapılma imkanının da bulunamaması halinde davalıyı tebligatın son çare olarak ilan yolu ile yapılması gerekliği gözden kaçırılmamalı, davalı B.. H..'un bilinmeyen bir tarihte hiç mirasçı bırakmaksızın öldüğünün, bu kişinin gerçekte hiç yaşamadığının, kadastro tutanağı ve tapu kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin uydurma olduğunun belirlenmesi halinde ise kayyım adına yapılan tebligat ve bu tebligat üzerine yapılan yargılamanın usulüne uygun olacağı düşünülmeli, davalı B.. H.. veya mirasçıları duruşma oturumuna geldiklerinde kendilerinden davaya karşı diyecekleri, varsa delilleri sorulup saptanmalı, taraf koşulunun oluştuğu belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre lıiiküm verilmelidir. Ayrıca davalıların kabul beyanları da dikkate alınarak karar verilmesi gerekir.Mahkemece taraf koşulunun oluşup oluşmadığı tam olarak belirlenmeden ve bunun için gerekli araştırma ve soruşturma yapılmadan davanın esasına girilmesi ve yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz, davalı B.. H.. kayyımı vekilinin temyiz itirazları bıı nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 2.759,30 TL peşin harcın istek halinde bir kısım davalılar H.. H.. ve müştereklerine iadesine, 2.733,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı kayyım Hazine'ye iadesine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.