MAHKEMESİ : Kalkandere Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/12/2012NUMARASI : 2012/120-2012/469K.. Y.. ve müşterekleri ile Hazine ve Ballı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen açılmamış sayılmasına, kısmen kabulüne dair Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 17.12.2012 gün ve 120/469 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar dava dilekçelerinde mevki ve sınırlarını açıkladıkları yaklaşık 50 dönümlük taşınmazın zilyet ve tasarruflarında bulunduğunu bilir veya bilirleri tarafından mera olarak gösterilip, kadastroda mera olarak yazıldığını, hiçbir zaman mera olarak tasarruf edilmediğini köye ait ayrıca meraların bulunduğunu kullandıkları yerleri mera kapsamında olmadığını, açıklayarak bu yerin tapusu iptal edilerek asıl arazi sahipleri olarak adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı hazine temsilcisi 13.12.2006 tarihli yargılama oturumunda davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı hazine vekili ise bozma sonrasında 08.10.2012 havale tarihli dilekçesi ile davanın reddine, TMK'nun 713/6. madde ve fıkrası gereğince dava konusu 116 ada 1 sayılı parselin maliye hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Bozma ilamı ile davaya katılması sağlanan Ballı Köyü Tüzel Kişiliğini temsilen köy muhtarı 04.04.2011 tarihli duruşmada davacıların davasını kabul ediyorum, hatalı olarak mera yazılmıştır. Dava konusu yerin davacılara ait olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, “... davacı H..K.. yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacı K.. Y.. ve M.. K.. tarafından açılan davanın ise kabulüne...” karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından kabul edilen Kadir ve Mustafa'nın davaları yönünden temyiz edilmiştir. Dava 116 ada 1 sayılı mera parseline sınırlandırılmasının iptali ile tapuya kayıt ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle Kadir ve Mustafa'nın davasının kabulüne karar verilmiş ise de Mahkeme'nin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu 116 ada 1 sayılı parselin bulunduğu İkizdere Ballı Köyünde 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu parselin yaylak niteliğinde tespiti yapılmış, kadastro tutanağının kesinleşmesi ile 14.07.2006 tarihinde mera, yaylak ve kışlak özel kütüğüne tescil edilmiştir. Yapılan keşif sonucu alınan Teknik Bilirkişi Z.. T..'e ait 10.10.2010 tarihli rapor ile ekli kroki ve orijinal pafta birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlık konusu.. ada 1 sayılı parselin batısında .. ada 1, 114 ada 1 güneyinde ... ada 1 ve doğusunda 118 ada 1 sayılı yayla ve yaylak parsellerinin yer aldığı aynı parsellere ait kadastro tutanaklarının da aynı tarihte kesinleşerek özel mera, yaylak ve kışlak kütüğüne kaydedildikleri dosya kapsamı ile ve mera kütüğüyle sabittir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu yerin davacılar tarafından ot biçmek suretiyle yani çayır olarak kullandıklarını, yayla veya yaylakla bir ilgisinin olmadığını bildirmişlerdir. .. ada 1 sayılı parselin kuzeyinde ise özel şahıslara ait arazilerin bulunduğu belirlenmiştir. Kabulüne karar verilen ve teknik bilirkişinin aynı rapor ve krokisinde B ve C harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin doğusunda anzer deresi ve ondan sonra ise 113 ada 1, 100 ve .. ada 1 yayla niteliğindeki mera parselleri gelmektedir. Orijinal kadastro paftası teknik bilirkişilerin rapor ve krokileri göz önünde bulundurulduğunda 116 ada 1 sayılı parsel içerisinde B ve C harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin bitişikte bulunan ... ada 1, 114 ada 1, 117 ada 1 ve .. ada 1 sayılı parsellerin arasında yer alan ve yayla niteliğinde bulunan yerden ot biçmek suretiyle kullanıldığı sonucuna varılmaktadır. Mera, yaylak ve kışlaklarda bulunan çayır ve benzeri yerlerin üzerinde yer alan otlardan köy ihtiyar heyetinden izin almak suretiyle veya kiralanmak suretiyle yararlanılması mümkündür. Ancak bu tip yerlerde ot biçmek suretiyle yararlanma olanağı olmakla birlikte taşınmazın zilyetlik yoluyla edinilmesi imkanını vermez. Taşınmaz nitelik itibariyle kesinleşmiş 4 yayla parseli arasında yer aldığına göre bu yaylak parselleriyle birlikte bir bütünlük oluşturduğu özel mülkiyete konu yapılması durumunda ise yayla veya yaylak bütünlüğünün bozulmasına yol açacağı kuşkusuzdur. Orijinal paftada bu durumu göstermektedir. Kabulüne karar verilen yerlerin yayla ya da yaylak bütünlüğü içinde kabul edilmesi gereken yerlerden olduğunun kabulu gerekir. Hal böyle olunca; Kadir ve Mustafa'nın davasının reddine karar verlimesi gerekirken kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.