Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19790 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13607 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. (Tuzla 2) Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/11/2012NUMARASI : 2012/650-2012/736H.. H.. ile S.. K.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 27.11.2012 gün ve 650/736 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı H.. H.. vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı H.. H.. vekili 23.03.2005 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; T.. ilçesi, içmeler mevkiindeki K.. A.. G.'ü kıyısında bulunan .. parsel sayılı taşınmazın 2402 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisinin içerisinde kaldığını, bu yere ait kıyı kenar çizgisinin İstanbul Valiliği tarafından belirlenerek Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca 15.02.1994 tarihinde onaylandığını, dava konusu yerin MK'nun 641. maddesi gereğince devletin hüküm ve tasasrrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle 6078 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf zaman aşımı itirazında bulunmuş ayrıca tapu kaydının geçerli ve sahih olduğundan, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, 18.04.2006 tarih ve 2005/233 Esas 2006/259 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, ... parsel sayılı taşınmazın 1339,50 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmiştir. Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 22.09.2008 tarih 2008/7696-9575 Esas ve Karar sayılı kararıyla bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuştur. Mahalli Mahkeme 13.10.2009 tarih 2009/43-1045 esas ve Karar sayılı kararıyla davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve Geçici 10. maddesi uyarınca hak düşürücü nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu karar H.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bu kez Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 28.04.2010 tarih 2010/4132-4971 Esas ve Karar sayılı kararında belirtildiği üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davacı H.. H.. vekilinin karar düzeltme talepleri oy birliği ile ret edilmiştir. Mahalli mahkeme 01.03.2011 günlü 1 nolu oturumda bozma kararına uymuştur. Yerel mahkemece 24.05.2011 gün 2010/886 Esas, 2011/342 Karar sayılı kararıyla mahkemenin 13.10.2009 tarihinde hak düşürücü süreden davanın reddine ilişkin karar onandığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 17569,70 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınmasına, 1100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2735,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Söz konusu karar H.. H.. tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 06.06.2012 gün 2012/3854-5368 Esas ve Karar sayılı kararında yazılı olduğu üzere mahalli mahkeme kararı esastan bozulmuştur. Yerel mahkemece Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına 27.11.2012 gün ve 1 nolu oturumda uyulmuştur. Aynı gün mahalli mahkemece davacının davasının kabulüne, ... nolu parselin kıyı kenar çizgisinin içerisinde kaldığı anlaşılmakla davalı adına olan tapu kaydının iptali ile H.. H.. adına tapuya tesciline, davalı tarafından karşılık dava veya iş bu dava ile birleştirilen bir tazminat davası olmadığından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları dikkate alınmak suretiyle davalı tarafından tazminat davası açması konusunda muhtariyetine karar verilmiştir. Değinilen bu karar H.. H.. vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; az yukarıda safahatı açıklandığı üzere 2005 yılında açılan iş bu dava yapılan yargılamalar, tarafların temyizleri, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ve 8. Hukuk Dairesi'nin bozma kararlarında belirtilen nedenlerle esastan ya da 5841 sayılı Yasa gereğince ve bundan sonrada Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı uyarınca bozulmuştur. Mahalli mahkemece tüm bozmalara uyulmuştur. Bilindiği üzere ve kural olarak; Yargıtay bozma kararlarına uyulmakla davanın tarafları için lehte ya da aleyhte usulü kazanılmış hak oluşturacağı kuşkusuzdur. Bundan ayrı, davanın esasını etkileyecek herhangi bir yasa değişikliği olduğunda mahalli mahkemelerce ya daYargıtayca söz konusu kanunun derdest davalara uygulanacağı kuşkusuzdur. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları kural olarak makaple şamil değildir. Ancak, kesin hüküm halini almamış ve derdest davalarda veya kamu düzenini ilgilendiren hallerde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 153/2. maddesi ve 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının derdest ve kesin hüküm halini almamış davalarda uygulanacağı kuşkusuzdur. Yargıtay bozma ilamları artık davanın tarafları için lehte ya da aleyhte usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı yerleşmiş içtihatlar gereğidir. Bu nedenlerle, ortada ilgilileri lehine kesinleşmiş bu karar ya da ilamdan söze etmek olanaksızdır. Somut olaya gelince, dosyada mevcut bilirkişi raporları kapsamları özellikle 22.04.2011 tarihli uzman bilirkişi raporu ve eki krokisi kapsamı uyarınca dava konusu 6078 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşılmakla taraf vekillerinin buna ilişkin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,Ancak, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamunun yararlanmasına uygun yerlerden olduğu ve kıyı kenar çizgisinin içerisinde kaldığı saptandığına göre; bu yerin Kamunun yararlanmasına uygun kıyı olarak tescil harici bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, talep aşılarak H.. H.. adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır. Bundan ayrı, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. ve 17. maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen 36/A ve Geçici 11. maddeleri uyarınca bu tür davalarda davalı taraf aleyhine avukatlık parası ve yargılama giderleri yükletilemeyeceğinden davalı aleyhine 1200 TL vekalet ücreti ile 2795 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline biçiminde hüküm kurulması dahi doğru olmamıştır. Davacı H.. H.. ile Davalı taraf vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle mahalli mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 04.11.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verilmiştir. KARŞI OY YAZISIDava, Maliye H.. H..si tarafından açılmış, 3621 sayılı Kıyı Yasası'na dayalı, kamu malı niteliğindeki kıyı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile tapu sicilinden kıyı olarak terkinine ilişkin tapu iptal/terkin davası niteliğindedir.Mahkemece verilen 13.10.2009 tarihli kararla, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunun'nun 12. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; bu hükmü davacı Maliye H.. H..si temyiz etmiştir. Temyizi inceleyen Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 28.04.2010 tarihli kararla “esas yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddine; ancak davanın reddine yol açan hukuki sebebin sonradan yapılan kanun değişikliği olduğu bu sebeple davacının dava açmakta haklı olup olmadığının belirlenmesi için inceleme yapılması ve buna bağlı olarak yargılama harç ve giderlerinin dağıtımının yapılmak gerektiği belirtilerek; hüküm sadece yargılama giderleri yönünden bozulmuştur. Bu bozmaya ilişkin karar düzeltme isteği de reddedilmiştir. Böylece davanın esasına ilişkin davanın reddi kararı kesinleşmiştir. Mahkemece bu bozmaya uyma kararı verilmiş; bu kez verilen 24.05.2011 tarihli kararla yargılama gideri/harç/vekalet ücretine ilişkin karar oluşturulmuştur. Hükmü davacı Maliye H.. H..si temyiz etmiştir. Temyiz itirazını inceleyen Dairemiz 06.06.2012 tarihli kararında “AYM'nin 3409 sayılı Kanun'un 12. maddesindeki H.. H..nin de 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olacağını düzenleyen hükmü iptal ettiği, bu sebeple davanın esasının yeniden incelenmesi ve esastan yeniden karar verilmesi gerektiği, yargılama giderleri konusunda sonradan yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesinin gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle temyiz edilen hükmü bozulmuştur. Davalı bozmaya karşı direnilmesini istemiş ise; mahkeme bozmaya uymuş; son olarak verdiği 27.11.2012 tarihli kararla; davayı kabul edip taşınmazın tapu kaydının iptaliyle, kıyı olarak tapu sicilinden terkinine karar vermiştir.Kesin hüküm davalı tarafça temyiz edilmiş. Şimdi, temyiz incelemesi bu hükme yöneliktir. Davanın esasına yönelik davanın reddi kararı temyiz denetiminden de geçerek kesinleştiğinden; artık esas yönünden karar verilecek derdest bir dava bulunmamaktadır. Dava olmadığı halde dava varmış gibi mahkemelerin ve Yargıtay'ın esasa ilişkin bir karar vermesi yokluk yaptırımıyla karşılaşmaktadır. Bir şekilde yoklukla karar sakat verilmiş bir mahkeme veya Yargıtay kararı mevcut ise; bunun her zaman bir tespit hükmüyle hukuk aleminden kaldırılması mümkündür. Yoklukla sakat Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olması da bir sonuç doğurmaz. Bu nedenle Değerli çoğunluğun tapu iptali/terkin kararına ilişkin temyiz talebinin reddi kararına katılmıyorum. Mahkeme hükmünün davanın esasına ilişkin ret kararı kesinleştiğinden bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyorum. Yargılama giderine yönelik bozmaya ise, katılıyorum.04.11.2014 Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesinde bağlayıcılığı Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 17.12.2009 gün ve 2008/252 E. 2009/308 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Daires TESPİT DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME Taraflar arasındaki "oda kaydının silinmesine dair işlemin iptali, üyelik kaydının devam ettiğinin ve davacının taksi durağında hak sahibi olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 1.Asliye Hukuk Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 06.09.2012 gün ve E:2 Sahte fatura kullanımı - tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği - vergi cezası DAVA VE KARAR: Davacı hakkında bir kısım alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?