MAHKEMESİ : Bodrum 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/09/2012NUMARASI : 2008/609-2012/949Hazine ile A.. Tatil Köyü ve Tur. İşl. A.Ş. aralarındaki elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne dair Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 27.09.2012 gün ve 609/949 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı Hazine vekili dava dilekçesinde; dava konusu Muğla ili, Bodrum İlçesi, A.., A.. Mevkiinde kain 1035, 1061 ve 1063 parsel sayılı taşınmazlar önüne isabet eden Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bölüme davalı tarafından güneşlenme terası (338m2), ahşap iskele (310m2) yapılmak suretiyle işgal edildiği belirtilerek, davalı tarafından Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyı vasfındaki alana yönelik müdahalesinin meni ile muhdesatların kal'ine karar verilmesini istemiş, 20.02.2010 tarihli yargılama oturumundaki beyanında ise; dava dilekçesinde maddi yanılgı sonucunda yanlış parsel numaralı taşınmazların gösterildiğini, dava konusu taşınmazın davalı Şirket adına kayıtlı ve davalı tarafından kullanılan 2951, 2952, 2953 ve 2964 parsel sayılı taşınmazlar önüne isabet eden bölüm olduğunu açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, dava dilekçesinde sözü edilen güneşlenme terası ve ahşap iskelenin vekil edeninin hüküm ve tasarrufu altında bulunan parsel üzerinde iken daha sonra Hazine'ye terk edildiğini, iskelenin tesisin projesi kapsamında olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; davanın kabulü ile; Muğla İli, Bodrum İlçesi, A.. Mevkii, 1035-1061-1063 nolu parsellerin önünde yer alan ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan ve teknik bilirkişiler fen bilirkişi R.. B.., İnşaat Mühendisi Bilirkişi S.. B.., Jeoloji Mühendisi Bilirkişi Ülkü İçalan, Jeoloji Mühendisi Bilirkişi E.. Ç.., Jeoloji Mühendisi bilirkişi F..T.. tarafından düzenlenen ve dosyada bulunan 16.05.2011 tarihli bilirkişi raporu ve bu raporu tamamlayan ve aynı teknik bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 20.09.2012 havale tarihli ek bilirkişi raporu ve krokilerinde gösterildiği şekilde (A) harfi ile belirtilen ve yeşil renkle taralı 11590.33 m²'lik alana yeşil alan, (B) harfi ile belirtilen ve kırmızı renk ile taralı 122.11 m² lik alana 3 adet bar, (C) harfi ile belirtilen ve kahverengi renk ile taralı 631.11 m² lik alana ahşap zemin, (D) harfi ile belirtilen ve mavi renk ile taralı 46.11 m2 lik alana restaurant, (E) harfi ile belirtilen 29.11 m2'lik alana bina, (F) harfi ile belirtilen ve turuncu renk ile taralı 424.42 m2'lik alana güneşlenme terası, (G) harfi ile belirtilen ve sarı renk ile taralı 292.21 m²lik alana kayrak zemin, (H) harfi ile belirtilen ve pembe renkle taralı 7387.32 m²'lik alana kumsal alan, (I) harfi ile belirtilen 12.02 m2'lik alana ahşap büfe, (J) harfi ile belirtilen 50.43 m²'lik alana ahşap kulübeler, (K) harfi ile belirtilen pembe renk ile taralı 188.64 m²'lik alana taş zemin, (M) harfi ile belirtilen 16.11 m²'lik alana bungalo, (N) harfi ile belirtilen açık gri renkle taralı 60.02 m²'lik alana köprü ve (O) harfi ile belirtilen mavi renk ile taralı 303.11 m²lik alanı iskele yapmak suretiyle yaptığı davalının haksız müdahalesinin menine ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bu muhdesatların kal'ine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davacı Hazine vekilinin dava dilekçesinde; 1035, 1061 ve 1063 parsel sayılı taşınmazların önüne isabet eden Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan ve davalı Şirket tarafından kullanılan taşınmaz bölümlerine müdahalenin önlenmesi ve kal isteğinde bulunduğu, ancak 20.01.2010 tarihli yargılama oturumunda tutanağa geçen beyanları ile, dava dilekçesinde maddi yanılgı sonucu yanlış parsel gösterdiğini, davalı Şirket adına kayıtlı ve onun tarafından kullanılan 2951, 2952, 2953 ve 2954 parsel sayılı taşınmazların önündeki Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kısımlara yapılan müdahalenin önlenmesi ve kal isteğini açıkladığı, keşif öncesi bu beyan esas alınarak uzman bilirkişilerce hazırlanan 16.05.2012 tarihli rapor ve ekindeki krokinin düzenlendiği, rapor içeriğinde; 1035, 1061 ve 1063 nolu parsellerin önüne isabet eden kıyı bölümünde yapılan keşifte hazır bulunulduğu, yapılan incelemede 1035,1061,1063 nolu parsellerin kıyı tarafından bulunan ahşap iskele, güneşlenme terası, kayraktaşlı zemin, yeşil alan, restaurant, ahşap büfe, kulübeler, köprü, taş zemin, binanın kıyı kenar çizgisi dahilinde olduğunun açıklandığı, ancak ekindeki krokide müdahalenin önlenmesi ve kali istenen taşınmaz bölümleri ile muhdesatların davalı tarafa ait 2951, 2951, 2953 ve 2954 parsel sayılı taşınmazlar önünde kalan yerler olarak gösterildiği, Mahkemenin istemi üzerine aynı bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 20.09.2012 tarihli ek rapor ve krokilerinde yine 2951, 2951, 2953 ve 2954 parsel sayılı taşınmazlar önünde bulunan bölümlerin gösterildiği anlaşılmıştır. Ne var ki; bu durumun dosya kapsamı ile sabit olduğu, Mahkeme ve tarafların bilgisi dahilinde bulunduğu halde; hüküm fıkrasının 1. bendinde infazda duraksama yaratacak biçimde dava konusu yerlerin 1035, 1061 ve 1063 parsel sayılı taşınmazların önüne isabet eden yerler olduğunun belirtilmesi usul ve yasaya aykırıdır. HMK'nun 297.maddesinde bir hüküm fıkrasında yer alması gereken hususlar tek tek bentler halinde sayılmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasında; “… Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. “ açıklamasına yer verilmiştir. Saptanan olgular karşısında; Mahkeme tarafından kurulan hükmün HMK'nun 297. maddesine uygun olduğu söylenemez. Hüküm fıkrasının kurulması kamu düzenine ilişkin olup, infazda duraksama yaratmayacak şekilde oluşturulması zorunlu olduğundan kendiliğinden göz önünde bulundurulmuş, HMK'nın 297. maddesine aykırı hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı Hazine vekilin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.