MAHKEMESİ : Bakırköy 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/05/2013NUMARASI : 2013/439-2013/629Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Boşanma veya ayrılık vukuunda, çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf, gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür. (TMK. Md. 182) Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. Zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe çocuğun bakım ve eğitimine harcaması için verilmiştir ve onun tarafından istenilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.Yine TMK'nun 328.maddesine göre, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer.İİK'nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir.Somut olayda iştirak nafakası ilamına dayalı olarak, velayet kendisine verilen anne birikmiş iştirak nafakası alacağının tahsili amacıyla ilamlı takip başlatmış, icra emrinde istenen birikmiş nafakalar aylık kalemler halinde gösterilmiştir. Borçlu baba aylık nafaka miktarlarının ilama aykırı olarak fazla tesbit ve talep edildiği, küçüğün reşit olduğu tarihe kadar ki nafakların ödeme ile sonlandırıldığı, reşit olduğu tarihten sonrası için de nafaka borcunun yasal olarak sona erdiği gerekçeleriyle takibin iptali talebinde bulunmuştur. Mahkemece bilirkişi incelemesi için kesin süre verilmiş bu sürede gerekli gider avansı yatırılmadığından, aylık nafaka miktarlarına ve ödemeye ilişkin itirazlar incelenemediğinden, ayrıca çocuk reşit olduğundan takip sonrası devam eden aylar nafakasını kendisinin takibe koyabileceğinden bahisle takip sonrası için istenen aylık nafakaya ilişkin ve ödendiği iddia edilip alacaklı tarafça kabul edilen 707,00 TL yönünden takibinin iptaline diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir. Bu durumda, Mahkemece, alacaklı annenin müşterek çocuk için hüküm altına alınan ve reşit olduğu tarihe kadar devam eden iştirak nafakası birikmiş alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunduğu, bu döneme ait borcun ödendiği itirazının borçlu tarafından süresinde ileri sürülmediğinden bu hususa ilişkin ret kararı yerinde ise de, küçüğün reşit olduğu tarihten sonrası için yasal olarak nafaka borcunun ortadan kalktığı iddiasının, H.G.K.'nun 21.6.2000 tarih ve 2000/12-1002 sayılı kararında da benimsendiği üzere, ilama aykırılık nedenine dayalı olduğundan süresiz şikayete tabi bulunduğu da nazara alınarak; çocuğun reşit olduğu 17.06.2012 den , takip tarihi 29.01.2013'e kadar ki dönem için istenen ve icra emirinde açıkça kalem kalem gösterilen aylık nafakalar ve istenen işlemiş faiz miktarlarının hesap edilip icra emrinin buna göre düzeltilmesi gerekirken bu kısma ilişkin olarak da istemin reddi doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 3086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK. nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.