MAHKEMESİ : Küre Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/01/2013NUMARASI : 2012/33-2013/27S.. A.. ile İ.. A.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının reddine dair Küre Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 24.01.2013 gün ve 33/27 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı, 03.09.2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava konusu 552 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bir ev ile iki ahırın kendisi tarafından yaptırıldığını, bu taşınmazla ilgili olarak Küre Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/7 Esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğunu açıklayarak söz konusu taşınmaz üzerindeki bir adet ev ve iki adet ahırın kendisi tarafından yaptırılmış olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılara dava dilekçesi yöntemine uygun olarak tebliğ edilmiştir. Mahkemece, 24.01.2013 günlü iki nolu oturumda özetle; eda davası açılması gerekirken tespit davası açmakta davacının hukuki bir yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından bozma istekli olarak temyiz edilmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından: tespit dosyası ekindeki Küre Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/7 Esasında kayıtlı dava dosyası incelenmiştir. Davacıs??: H.. A.., Davalıları: S.. A.. ile on sekiz arkadaşı olduğu, davanın hukuki sebebinin ortaklığın giderilmesine ilişkin olduğu, davanın konusunun ise 552 ada 13 parsel ile 550 ada 5, 551 ada 5, 566 ada 16, 567 ada 13, 574 ada 3 ve 16 ile 21 nolu parseller olduğu, davanın 20.01.2009 tarihinde açıldığı, 17.10.2009 tarihinde bilirkişiler huzuruyla keşfin ikmal edildiği, keşifte görevlendirilen bilirkişilerin rapor ve krokilerini dosyaya sundukları, mahkemesince 28.05.2014 günlü oturumda Küre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/23 Esas, 2013/27 Karar sayılı dava dosyasının Yargıtay'dan dönüşünün beklenmesine, bu nedenle yargılamanın 16.07.2014 gününe ertelenmesine karar verildiği görülmüştür. Dosya ekindeki Küre Kadastro Mahkemesi'nin 14.11.2007 tarih ve 2006/103 Esas 2007/44 Karar sayılı dava dosyasının bulunduğu yapılan incelemede: Davacının: H.. A.., Davalıların: Ş.. A.. ve dört arkadaşı olduğu, ölü olan davalıların mirasçıları ile Hazine'nin de dahili davalı olarak gösterildiği, dava konusu taşınmazların ada ve parsel numaralarının yazıldığı bir kısım davanın reddine, bazı parsellerle ilgili davanın ise tespit gibi tesciline karar verildiği, temyiz edilmediğinden 09.02.2008 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Küre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/8 Esas, 2012/22 Karar sayılı, davacısı: S.. A.., davalıları: M.. A.. ve on sekiz arkadaşı olduğu, Mahkemece HMK'nun 150/6. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, söz konusu tespit davasının 08.03.2010 tarihinde 552 ada 13 parselle ilgili olarak açıldığı görülmüştür. Dava konusu 552 ada 13 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağının onaylı fotokopisi getirilmiştir. 3300.44 m2 olarak, ahşap iki adet ev ve iki adet samanlık ve iki adet ahır ve kuruluk ve tarla niteliğiyle, senetsizden, vergi kaydı esas alınarak, 10.08.2005 tarihinde, S.. A.. ve yirmi arkadaşı adına verasette iştirakli olarak tespit gördüğü, itiraz davası açılmakla hükmen tescil yoluyla 21.02.2008 tarihinde B.. Ş.. ve on iki arkadaşı adına elbirliği mülkiyet üzere tescil kararı verildiği belirlenmiştir. Kadastro tutanağının beyanlar hanesinde herhangi bir şerh olmadığı, kadastro tespitine itiraz davasında da davaya konu ev ve ahırların aidiyetinin saptanmadığı görülmüştür. Küre Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/7 Esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyasında bekletici mesele yapılan Küre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/23 Esasında kayıtlı dava dosyasının hukuki sebebinin, taraflarının, davanın konusunun ne olduğuna ilişkin herhangi bir veriye rastlanılmamıştır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, eldeki incelemeye konu olan ve ortaklığın giderilmesi davasına da konu olan 552 ada 13 parsel üzerindeki bir ev ile iki ahırın aidiyetinin tespiti davasında davacının hukuki yaranının bulunup bulunmadığında toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu parsel üzerindeki yapılar kadastro sırasında mevcut olup kadastro tutanağının niteliği bölümünde yazılıdırlar. Ne var ki, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde veya itiraz üzerine kadastro mahkemesinde muhdesatlarla ilgili olarak herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Hiç kuşkusuz, taşınmaz üzerinde bulunan kalıcı nitelikteki yapıların arzın mülkiyetine tabii olacağı kuşkusuzdur. Ancak, ortaklığın giderilmesi ya da kamulaştırma gibi durumlarda istisnai olarak taşınmaz üzerindeki kalıcı nitelikteki yapılar ve ekonomik değeri olan ağaçlarla ilgili olarak mülkiyetinin aidiyeti davası açılmasında ilgilisinin hukuki yararının bulunduğu Yargıtay'ın ve özellikle 7. Hukuk Dairesi ile Dairemiz'in ve 5 ve 18. Hukuk Daireleri'nin kararlılık kazanmış içtihatları gereğidir. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; davacının hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek işin esasına girişilip tarafların delillerinin toplanması, mahallinde keşif yapılması, dava konusu muhdesatların aidiyetiyle ilgili olarak yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının mümkün olduğunca taşınmazın bulunduğu yerde dinlenmesi, söz edilen kişilerin konuyla ilgili bilgilerinin kapsamlıca keşif zaptına aktarılması, beyanlar arasında çelişki olduğunda giderilmeye çalışılması, nizalı ev ve ahırların geometrik durumlarının Tapu Fen Memuru yetki ve yeteneğine haiz uzman bilirkişiye düzenlettirilecek ölçekli kroki ve rapora yansıttırılması, nizalı yapılarla ilgili olarak inşaat bilirkişisinden rapor alınması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetirilerek ve davacının iddiasının dayanağı hukuki sebep göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere red kararı verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.