MAHKEMESİ : Ezine İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/11/2013NUMARASI : 2013/13-2013/50Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamlı takip başlatılmış, borçlu vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda icra emrinin, vekil olduğu halde asile çıkarıldığını, borçlu asile gönderilen icra emri tebliği işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ilamda borçlunun vekili olduğu halde icra emrinin vekili yerine asile tebliğ edildiği gerekçesiyle, asile yapılan icra emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmiş, alacaklı vekili tarafından hüküm temyiz edilmiştir. HMK 73, 81, 82, 83 Avukatlık Kanunu'nun 41., Tebligat Kanunu'nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, takibin kesinleşmesi ve devamı işlemlerde vekile yapılan tebliğ tarihi esas alınır. Ne var ki vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda şikayete konu Ezine İcra Müdürlüğü'nün 2013/45 Esas sayılı takip dosyasında takip dayanağı ilamda borçlunun vekili olduğu halde icra emrinin borçluya 31.01.2013 tarihinde, borçlu vekiline ise daha sonra 22.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar nedeniyle vekilin asile çıkartılan tebligatın iptalini istemekle bu aşamada hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde şikayetin kabulü ile asile yapılan icra emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.