Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19235 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 701 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/11/2013NUMARASI : 2012/976-2013/1118Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı ve davalı taraflarından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R 1- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinde kazanç ve ücretlerde kesinti halleri belirtilmiş ve 3.fıkrasında ise; “Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısı ile bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (18.inci maddede yazılı olanlarla kazançları götürü olarak tespit edilen serbest meslek erbabına ve noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç).. istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben (Avans olarak ödenenler dâhil) tevkifat yapmaya mecburdurlar.” düzenlemesi mevcuttur. İİK'nun 138/3. maddesi gereğince de; vekil vasıtasıyla yapılan takiplerde vekalet ücretinin miktarı, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın icra müdürü tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanacağı, bu şekilde tayin olunan vekalet ücretinin de takip masraflarına dahil olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle borçlu kurumun icra vekalet ücreti borcunu icra dairesi vasıtasıyla öderken gelir vergisi kesintisi yapması anılan Yasa maddeleri çerçevesinde mümkün değildir. Somut olayda borçlunun şikayeti üzerine, İcra Mahkemesi'nce dosya bakiye borç hesabının bilirkişi vasıtasıyla yaptırıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda icra vekalet ücretinin %20'si üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılarak sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince icra vekalet ücreti takip masrafı niteliğinde bulunduğundan, borçlunun bu miktarı icra dairesine öderken gelir vergisi kesintisi yapılamayacağı nazara alınarak, bu kesinti yapılmadan dosya bakiye borcu hesabı yapılmalıdır. Aksi yöndeki hesaplamaya göre sonuca gidilmesi isabetsizdir.1- Borçlu vekilinin temyiz itirazlarını incelenmesinde;Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi uyarınca; Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez (HGK'nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-213 E. 2004/215 sayılı kararı) ise de; somut olayda, borçlu bu hakkından vazgeçerek takas mahsup talebinde bulunduğundan, mahkemece, borçlu DSİ lehine takip konusu ilamda hükmedilen 9.700,00 TL vekalet ücretinin de borçtan mahsubu yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, bu talep nazara alınmadan yapılan hesaplamaya göre hüküm tesisi isabetsizdir . SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, Mahkeme kararının yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle alacaklı yararına, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle borçlu yararına İİK.nun 366. ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.