Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18996 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3095 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/09/2011NUMARASI : 2009/29-2011/357Hazine ile A.. Yatçılık Turizm Tekstil İthalat İhracat Dış Ticaret Ltd. Şti. aralarındaki elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 22.09.2011 gün ve 29/357 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, 07.01.2009 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Bodrum İlçesi, E.. Mahallesi, G.. mevkiindeki 13 nolu parselin önünde ve deniz yönündeki Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere davalı tarafın restorant, bar bahçesi, şemsiye ve şezlong alanları yapmak suretiyle işgal ettiğini, oysa ki, T.C. Anayasası'nın 43. maddesi ve 3621 sayılı Kanunun 5 ve 6. maddelerine göre bu gibi yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki herkesin yararlanmasına açık alanlar olduğundan, davalı tarafın bu muhtesatları yaparak yapmış olduğu haksız elatmanın önlenmesine ve belirtilen muhtesatların yıkımına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa dava dilekçesi yöntemine uygun olarak tebliğ edilmiş, 14.12.2009 günlü oturumda tecavüzlerinin olmadığını davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif ve dosyada mevcut uzman bilirkişilerin ortak olarak düzenledikleri 1.5.2011 tarihli rapor ve eki kroki kapsamına göre; davalının kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde kalan yere 107 m2'lik betonarme otel restorant binası ile 58 m2'lik restorant avlusu ve 48 m2'lik beton platform yaparak vaki tecavüzlerin önlenmesine, muhtesatların kal'ine, 71 m2'lik yürüme yolu ile 263 m2'lik şezlong alanı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davalı şirket tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere ve kural olarak; kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanma hakkı vardır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu malı niteliğindeki kumsal alanlar, kıyılar, kayalar, tepeler dağlar vs. gibi yerler herkesin istifadesine bırakılan yerlerdir. Bu gibi yerlere herhangi bir kişi ya da kamu kurum veya kuruluş tarafından tecavüz edildiğinde yararlanma hakkı bulunan herkes ilgili kamu kurum veya kuruluşunun men ve kal yönünde dava açma hakkı mevcuttur. Somut olaya gelince: Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler için geçerli “arzın maliki hazinedir.” kuralından hareketle hazinenin işbu davayı açmakta kamu menfaati yönünden hak ve yetkisi bulunmaktadır. Öte yandan, kıyı kenar çizgisinin belirlenme yöntemi 3621 sayılı Yasanın 5 ve 9. maddesine göre yapılacağı kuşkusuzdur. Özellikle, o yerde İmar İskan Bakanlığınca (Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca) idari yönden kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği şekilde tebligatları yapılarak kesinleşmiş ise öncelikle idari yönden belirlenen kıyı kenar çizgisine itibar edileceği kuşkusuzdur. Ancak, idare tarafından belirlenipte, usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmamış ise o taktirde kıyı kenar çizgisinin 3621 sayılı Kanunun 5 ve 9. maddeleri gereğince oluşturularak bilirkişi heyetiyle saptanması zorunludur. Nevar ki, davaya konu yerle ilgili olarak 11.3.2011 tarihinde yapılan keşifte görevlendirilen jeoloji ve fen bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetinin hangi şekilde kıyı kenar çizgisini belirlediği ve itibar edildiği açıklığa kavuşturulmamıştır. Kaldı ki, bilirkişi heyeti anılan 3621 sayılı Yasanın 9/2. maddesinde belirtilen kişilerden oluşturulmamıştır.Hal böyle olunca; öncelikle idare tarafında belirlenip, yöntemine uygun olarak kesinleşen kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığnın merciinden sorulması, varsa söz konusu kıyı kenar çizgisine ilişkin haritanın getirtilmesi, yoksa 3621 sayılı Kıyı Kanununun 5 ve 9/2. maddelerine uygun olarak oluşturulacak bilirkişi heyeti huzuruyla mahallinde keşif yapılması, idare tarafında belirlenen kıyı kenar çizgisi ile 3621 sayılı Kanunun 9/2. maddesi uyarınca belirlenen bilirkişi heyetince saptanan kıyı kenar çizgileri üst üste çakıştığında her iki kıyı kenar çizgisine itibar edilmesi, çakışmadığı taktirde Yargıtayın 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözönünde tutularak 3621 sayılı Yasanın 9/2. maddesine göre oluşturulacak uzman bilirkişiler heyetince saptanan kıyı kenar çizgisine itibare edilmesi bundan sonra davaya konu Restorant, Restorant avlusu, betan platform ile yürüme yolu ve şezlong alanının kıyı kenar çizgisini deniz yönünde kalıp kalmadığının Tapu Fen memurunun yetki ve yeteneğine haiz uzman bilirkişiye düzenlettirilecek ölçekli kroki ve rapora yansıttırılması, söz konusu muhtesatların kıyı kenar çizisinin deniz yönünde kaldığının belirlenmesi halinde men ve kal'e karar verilmesi gerekir. Ancak, temyiz edenin sıfatı yönünden yürüme yolu ve şezlong alanına ilişkin davanın reddine karar verilmesi icap etmektedir. Açıklanan nedenlerle, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 5 ve 9/2. maddeleriyle Yargıtayın 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına aykırı olarak belirlenen kıyı kenar çizgisine itibare edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı şirketin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 6100 sayılı HUMK.nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.