MAHKEMESİ : Yozgat 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2009/536-2013/108S.. K.. ve müşterekleri ile M.. A.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 26.02.2013 gün ve 536/108 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı H.. H.. vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili, dava konusu 70 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların davacılar tarafından yapıldığının ağaçların da yine davacılarca dikilip yetiştirildiğinin tespiti ile bu parsellerde yapılan muhdesatların değerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı Y.. B.., yapıların davacılarca yapıldığını, ağaçların da kendileri tarafından dikilip yetiştirildiğini, davalı H.. K.. ise; dava dilekçesindeki hususların doğru olduğunu bildirmişlerdir.Mahkemece, davanın kabulü ile 31.10.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda B ve C harfleri ile gösterilen kargir ev ve tandırlığın ayrıca D harfi ile gösterilen bahçedeki ağaçların ve su deposunun davacılardan D.. K..'a A harfi ile gösterilen kargir ev ve E harfi ile gösterilen bahçedeki ağaçların davacı S.. K..'a ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı H.. H.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 70 ada 5 parsel 28.05.1969 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında paylı olarak H.. A.. oğulları Hacı S.. K.., Y.. B.., H.. B.., M.. oğulları Hacı, Hikmet, Şükrü, Şemsi ve Sadrettin adlarına tespit edilmiş, tespite itiraz davası sebebiyle tapu hükmen 25.10.2004 tarihinde yine yukarıda isimleri belirtilen malikler adlarına aynı paylarla tescil edilmiştir. Davada M.. oğulları Hacı, Hikmet, Şükrü, Şemsi ve Sadrettin'in adreslerinin bulunamaması sebebiyle menfaatlerinin korunması ve adlarına gerekli işlemlerin yapılabilmesi bakımından açılan dava sonucunda Yozgat Defterdarı kayyım olarak tayin edilmiştir. Kayyım davada H.. H.. vekili tarafından temsil edilmiştir.Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.) Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.Somut olaya gelince; taraflar arasında Yozgat Sulh Hukuk Mahkemesinde 2007/45 Esas ve 2014/8 karar sayılı dava dosyasında görülen ortaklığın giderilmesi davası davacılarca takip edilmemesi üzerine mahkemece 02.10.2013 tarihinde önce işlemden kaldırılmış, üç aylık süre içerisinde davanın yenilenmemesi üzerine de 08.01.2014 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Diğer bir deyişle eldeki davanın görülmesinin şartlarından biri olan ortaklığın giderilmesine ilişkin bir dava mevcut değildir. Eldeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılması sırasında varolan güncel hukuki yarar ortadan kalmıştır. Şu halde davanın görülmesinde güncel hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ: Davalı H.. H.. vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeple, yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.