MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile MahkemesiTARİHİ : 16/02/2015NUMARASI : 2013/1465-2015/134S.. Y.. ile N.. Ş.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Ankara 7. Aile Mahkemesi'nden verilen 16.02.2015 gün ve 1465/134 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava dilekçesiyle, evliliğin iki tarafın da ikinci evliliği olduğu, tarafların aralarında 30 yaş fark bulunduğu, kendisine hayat arkadaşı olacağı düşüncesi ile davacının kendisine ait evin tapusunu davalıya verdiği, davalının bir süre sonra evi terk ettiği ve taşınmazın tapusunu almaya yönelik hileli davranışlar gösteren davalının ihtar tebliğine rağmen ortak konuta dönmediği açıklanarak davalıya ait 9674 ada 4 parseldeki 5 numaralı meskene ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline bu mümkün olmadığı takdirde meskenin bedelinin davacıya iadesine karar verilmesi istenilmiştir. Davalı cevabında, ortada aldatma olmadığını, evlilik öncesi davacının taşınmazı tamamen davalıya devredeceğini söylemesine rağmen, davalının sadece ilk evliliğindeki sorunları yeniden yaşamamak için çıplak mülkiyeti üzerine aldığını, evlenme sonrası bu devrin yapıldığını ve ortada yanılma, aldatma, korkutma bulunmadığını, bu sebeplere dayalı açılacak davalarda da geçerli 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davanın açıldığı Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi 04.09.2013 tarih 2013/406 Esas 2013/325 Karar sayılı ilamı ile davanın TMK'nun 174/2. maddesi kapsamında manevi tazminata ilişkin olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, talep halinde dosyanın görevli Ankara Aile Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin 24.10.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Süresinde başvuru üzerine dosya kendisine gelen Ankara 7. Aile Mahkemesi de yaptığı yargılama sonunda tapuda davacı tarafından davalıya yapılan devrin rızası ile yapıldığı, devirden 1 yıl sonra başgösteren geçimsizlik sebebiyle açılan boşanma davasının reddedildiği, davalı kadının kusurunun olmaması yanında davacının eve dön ihtarında bulunmakla davalı kadını affettiği, bunun yanında davacı taraf yanılma, aldatma, korkutma ile bu devri gerçekleştirmiş olsa bile davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre talep, tarafların evli oldukları sırada davacı adına kayıtlı dava konusu 5 numaralı meskeni davalıya devir işleminin iyiniyetten yararlanılarak hata ve hile ile yapıldığı, bu nedenle iptali gerektiği iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme ile Türk Hukuku'nu uygulamak hakime aittir (HMK. m. 33). Taraflar halen evlidir. Mal rejiminin tasfiyesine dayalı bir talep mevcut değildir. Davacı, üzerine kayıtlı meskenin iyiniyetinden yararlanılarak ve iradesi fesada uğratılarak hata, hile ile davalıya devrinin sağlandığını iddia ederek tapu iptali ve tescile, bu mümkün olmadığı takdirde bedele hükmedilmesini istediğine göre; talep Aile Hukuku'na ilişkin bir talep olmayıp; Borçlar Kanunu'na (TBK.m. 30 vd.) dayalı bir talep niteliğinde olduğundan; görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. Mahkemenin nitelendirmesi de bu yöndedir. Aile Mahkemesin'ce temyiz edilmeksizin kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevsizlik kararı sonucu davaya bakılmış olması; Aile Mahkemesi'ni görevli duruma getirmez. O halde, mahkemece görevsizlik kararı ile dosyanın başvuru halinde görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken; bu husus gözden kaçırılarak işin esası ile ilgili yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.