Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18619 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17646 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Davacı üçüncü kişi vekili, İstanbul 13. İcra Müdürlüğü’nün 2010/22134 sayılı takip dosyasında yazılan talimat uyarınca Bodrum 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/1262 sayılı Talimat dosyasında yapılan 06.09.2011 günlü hacze konu menkullerin davacı şirketten önce haciz adresinde kiracı olan davalının borcu nedeni ile haczedildiğini, mahcuzların üçüncü kişi şirkete ait olduğunu borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, haciz adresinde muhtelif tarihlerde borçlunun huzurunda hacizler gerçekleştirildiğini, borçlunun haciz adresinde halen işyerini işletmeye devam ettiğini, alacaklıdan mal kaçırmak maksadıyla işyerinin muvazaalı olarak devredildiğini zira 3. kişi şirket yetkilisinin borçlunun kardeşi olduğunu belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece toplanan delillere göre: ödeme emrinin haciz adresinde borçluya bizzat tebliğ edildiği, öncesinde adreste borçlu huzurunda hacizler yapıldığı, borçlu ile üçüncü kişinin aynı alanda faaliyet gösterdiği, sunulan faturaların haczedilen mahcuzların tamamına ilişkin olmadığı ayrıca üçüncü kişi şirket ortaklarından birinin borçlunun kardeşi olduğu bunun da alacaklılardan mal kaçırmak için muvazaalı devir işlemi yapıldığının göstergesi olduğu gerekçesi ile davanın reddine ve mahkemece takibin durdurulmasına karar verilmesi nedeni davalı alacaklı yararına tazminata karar verilmiş; hüküm davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.Mahkeme üçüncü kişinin açtığı bu davayı reddederken asıl alacağın %40’ı oranında davalı alacaklı yararına tazminata da hükmetmiştir. Oysa ki 2004 sayılı İİK'nun 97/13. maddesinde: "İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur...” düzenlemesi yer almaktayken 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile tazminat oranı % 20 olarak değiştirilmiştir. Somut olayda takip durduğundan, İİK'nun Değişik 97/13. maddesi gereğince % 20 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata karar verilmesi gerekirken, gerekçesi karar yerinde tartışılmadan ve söz konusu değişiklik de gözönüne alınmadan Yasada yazılı olan % 20 tazminat oranı aşılarak, % 40 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir. Yine, tazminat matrahının belirlenmesinde, takip konusu alacak miktarı ile hacizli mal değerinden hangisi az ise o miktarın esas alınması gerekirken hacizli mal değerinden fazla olan alacak miktarı üzerinden tazminata hükmedilmesi de isabetsizdir.Öte yandan yargı harçlarının alınması ile ilgili hatalar kamu düzenine ilişkin olup re’sen ele alınıp incelenebilir, bu hali ile de aleyhe bozma yasağı kuralının dışında kalır ve bozma nedenidir. HMK'nun 326. (HUMK 417.) maddesi gereğince yargılama giderleri davada haksız çıkan tarafa yükletilir. Dava reddedildiğinde ya da davanın konusu kalmadığında Harçlar Yasası'nın ekli (1) sayılı tarifesinin karar ve ilam harcına ilişkin A-III-bend 2. maddesi (a) fıkrası gereğince maktu harca hükmedilmesi ve başlangıçta fazla alınan harcın talep halinde davacıya iadesine karar verilmesi gerekir. Somut olayda davacı üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davası reddedilmiş olmakla maktu ret harcının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, maktu ret harcı yerine 1.247,50 TL nispi karar ilam harcının davacı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi de isabetli olmamıştır. Ne var ki belirtilen bu yanlışlıkların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Davacı üçüncü kişi vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle itirazının kabulüne ve hüküm fıkrasının 2. bendindeki “...asıl alacağın %40 ı oranında ...” ibaresinin çıkartılarak yerine; “...mahcuz malların değerinin %20'si oranında ...” ibaresinin, hüküm fıkrasının 3. bendinin tamamının çıkartılarak yerine; “peşin alınan 415,80 TL harçtan alınması gereken 24,30 TL maktu ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 391,50 TL harcın davacıya iadesine” ibaresinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.