Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18599 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14381 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 14. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/05/2013NUMARASI : 2011/1175-2013/259M.. A.. tarafından açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 07.05.2013 gün ve 1175/259 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, mirasbırakan Ü.. Ö..'un mübadele döneminde ülkemize yerleştirilen göçmen vatandaşlardan olduğunu, mirasbırakanın 10.11.2000 tarihinde çocuksuz olarak vefat ettiğini, vekiledeni M.. A..'ın mirasbırakan Ü.. Ö..'un annesi Hüsniye'nin kardeşi Duduş'un alt soyu mirasçısı olduğunu açıklayarak mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.Mahkemece, mirasbırakanın alt ve üst soy mirasçılarının tespit edilemediği ve tanık anlatımları ile mirasçıların tespitinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. madde hükmünde de; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.Diğer yandan, bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, tanık gösterilmişse tanıkların dinlenmesi, gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir.Somut olaya gelince, dosya içeriğinde toplanan delillerden mirasbırakan Ü.. Ö..'un Fuştan 1912 doğumlu olduğu, İstanbul, Sarıyer, G.. Köyü, cilt: 1.., hane: 7.., BSN: .. 'te kayıtlı olduğu dul ve çocuksuz olarak 2000 yılında öldüğü, murisin anne kaydının bulunduğu, annesi Hüsniye'nin aynı yer nüfusuna kayıtlı olduğu, 1865-F.. doğumlu olduğu ve 1933 yılında öldüğü, davacının, mirasbırakanın annesi Hüsniye'nin kardeşi Duduş'un alt soy mirasçısı olduğunu iddia ederek mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle eldeki davayı açtığı ve dava dilekçesinde tanık isimlerini bildirdiği, ne var ki, mahkemece davacının bildirdiği tanıklar dinlenmeden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki; miras bırakanın ölümü ile birlikte geriye kimleri mirasçı olarak bıraktığını, kendilerinin de mirasçı olduklarını kanıtlama yükünün davacının üzerinde olduğu ve bu hususları her türlü delille kanıtlama hakları bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, mirasbırakanın annesi Hüsniye ve Hüsniye'nin kardeşi olduğu iddia edilen G..-1889 doğumlu Duduş'un göçmen kayıtları getirtilerek, göçmen olarak geldikleri yerden aile bağlarını gösterir belgeler de gerektiğinde istenerek ilgili belgeler dosya arasına alınmalı, nüfusa kayıtlı oldukları yerlerin farklı olma nedeninin ayrı tarihlerde Ülkemize gelerek yerleşmeleri olup olmadığı bu suretle araştırılmalıdır.Hal böyle olunca mahkemece az yukarıda açıklanan doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılarak ilgili Nüfus Müdürlüklerinden gerekli bilgi ve belgeler getirtilmeli, davacının dava dilekçisinde ismini bildirdiği tanıklar dinlenmeli, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan usule de aykırı olacak biçimde davacının tanıkları dahi dinlenmeden eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.