MAHKEMESİ : Fethiye 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/07/2013NUMARASI : 2013/255-2013/1112M.. D.. ile Hazine aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının kabulüne dair Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.07.2013 gün ve 255/1112 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı vekili, davalı Hazine adına kayıtlı 446 ada 1 sayılı taşınmazın 550,85 m2'lik kısmında vekil edeninin zilyetliğinin tespitine ve tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile, fen bilirkişinin 08.07.2013 havale tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 464,04 m2'lik yerde davacı M.. D..'nın zilyet olduğunun tespitine ve bu hususun taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)Diğer yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Beyanlar” başlıklı 1012/2, 3. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır. Tapu Sicili Tüzüğü'nün 60. maddesine göre de, kütüğün beyanlar sütununa, mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar tarih ve yevmiye numarası belirtilerek yazılır. Söz konusu yasal düzenlemelere göre, her beyanın tapu kütüğünün beyanlar sütununda gösterebilmesi mümkün değildir. Bunun için, Türk Medeni Kanunu'nda ya da özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmiş olması veya Tapu Sicil Tüzüğü'nde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Mevzuatın yazılmasına izin vermediği bir belirtme kütüğün beyanlar sütununda gösterilemez. Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenen, taşınmazın heyelan bölgesinde kalması (710 m), geçit hakkı (748 m), toprağın iyileştirilmesi (755 m), eklentiler (1012/1 m) ile özel yasalar arasındaki 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 41. maddesi, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun Değişik 7. maddesi, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 11. maddesi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 12. maddesi, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 22. maddesi, 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı işlemleri düzenleyen yasa uyarınca hak sahibine tahsis beyanları, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 15. maddesi, 2924 sayılı Orman Köylüsünün Desteklenmesine Dair Kanunu'nun 7. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/II. maddesi tapunun beyanlar sütununa şerh verilmesine imkan veren yasal düzenlemelerden bir kısmıdır. Somut olaya gelince; her ne kadar Mahkemece, dava konusu 446 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2/B vasfıyla Hazine adına kayıtlı olduğu belirtilmiş ise de, taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı ve tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazın arsa vasfıyla belgesizden, “1947 yılında yapılan orman tahdit sınırlamalarında orman sınırları dışarısında bırakıldığı, ilk tesis kadastro çalışmalarında tapulama harici bırakıldığı, halen M.. D..'nın zilyetliğinde bulunduğu ancak 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddelerinde aranan koşulların oluşmadığı” açıklanarak 28.11.1995 tarihinde Hazine adına tespit edildiği, itiraz edilmeksizin 10.04.1997 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği görülmüştür. Taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereği Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğuna dair şerh bulunmadığı gibi, 16.06.2013 tarihli orman bilirkişi raporunda, dava konusu yerde ilk orman kadastro çalışmasının 1981 yılında, ikinci olarak ise 6831 sayılı Orman Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesine göre 1991 tarihinde yapıldığı, dava konusu yerin orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, Fethiye Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü'nün 11.08.2014 tarihli cevabi yazısında, dava konusu taşınmaza ilişkin 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek-4 maddesi kapsamında kullanım kadastrosu ve güncelleme listesinin düzenlenmediğinin açıklandığı, yine dosya içerisinde dava konusu taşınmazın, 6292 sayılı Orman Köylülerin Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı hakkındaki Kanun kapsamında bulunduğuna dair bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere, taşınmaz üzerinde zilyetlik tespiti ve beyanlar hanesine şerh verilebilmesi için Kanunda açık bir düzenleme bulunması gereklidir. Diğer durumlarda, zilyetlik tespiti ve zilyetlik şerhi verilmesi mümkün bulunmadığından, davacının dava konusu Hazine adına kayıtlı taşınmazda zilyetlik tespiti ve beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklamalar nedeniyle, yerinde görülen davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.