Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17766 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10341 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kozan 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/06/2013NUMARASI : 2010/544-2013/352A.. T.. ile M.. Ç.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptail ve tescil davasının reddine dair Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 03.06.2013 gün ve 544/352 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı vekili, dava konusu 704 parsel sayılı taşınmazı davalıların miras bırakanından sağlığında satın ve devraldığını, taşınmazın 20 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanıldığını, Z.. T..'ın ölümü sonrasında, adına olan tapunun intikal görmediğini, hukuki değerini yitirdiğini MK 713. maddesinde belirtilen şartların oluştuğunu açıklayarak; dava konusu taşınmazın davalıların mirasbırakanı adına kayıtlı tapusunun iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar M.. Ç.., A.. Ç.. ve M.. T.. taşınmazın davacıya satılmadığını, davacının kendileri adına ekip biçtiğini açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalılardan A.. T.. taşınmazı 20 yılı aşkın süre önce davacıya sattıklarını, paralarını tahsil ettiklerini, davayı bu şekilde kabul ettiğini bildirir imzası kimlik tespiti yapılarak onaylanmayan 25.7.2011 tarihli dilekçesinde açıklamış; H.. T.. ise 23.10.2012 tarihli imzası kimlik tespiti yapılarak onaylanan dilekçesinde davayı kabul ettiğini bildirmiştir.Mahkemece, tapu malikinin MK 713/2. maddesinde belirtilen maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan kişi olarak değerlendirilemeyeceği, satışa ilişkin sözleşme de sunulmadığı, bu nedenle salt fiili zilyetliğin hüküm ifade etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, dava konusu taşınmazın haricen satın alındığını, davalıların miras bırakanının 20 yıldan fazla süre önce öldüğünü, taşınmazdaki mülkiyetin intikal görmediğini, tapunun hukuki değerini yitirdiğini davacı yararına MK 713. maddesindeki kazanma koşullarının oluştuğunu açıklamış, temyiz dilekçesinde ise, Mahkemece davanın dayanağı olan TMK'nun 713/2 maddesinde belirtilen ölüm sebebi bakımından değerlendirme yapılmadığını, TMK'nun 713. maddesinin 2. fıkrasında maliki 20 yıl önce ölmüş taşınmazların 20 yıldan beri nizasız fasılasız kullanan zilyedi adına tescilinin mümkün olduğunu belirttiği görülmüştür. Olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise HMK'nun 25, 26, 31 ve 33. maddeleri (1086 sayılı HUMK'nun 74, 75 ve 76. maddeleri) gereğince Hakime aittir. Açıklanan beyanlardan, davacı vekilinin TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan, "...kayıt malikinin 20 yıl önce ölmüş bulunması nedeniyle tapu kütüğünün hukuki değerini yitirdiği" hukuki nedenine dayanarak dava konusu taşınmazda davalılar murisi adına kayıtlı tapunun iptali ile vekil edeni adına tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, TMK'nun 713/2 maddesindeki ölüm nedeni Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 tarih, 2009/58 Esas, 2011/52 sayılı Kararının 27.03.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ilamı ile iptal edilmişse de, Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği, 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.Bu açıklamalar karşısında; davada TMK'nun 713/2. maddesinde yer alan “ölüm” sebebine dayanıldığına göre iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davacının dayanmadığı TMK.nun 713/2 maddesinde belirtilen maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebi yönünden araştırma ve inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.