Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17725 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23338 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/12/2012NUMARASI : 2007/446-2012/551A.. D.. ile A.. B.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 17.12.2012 gün ve 446/551 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi bir kısım davalılar A.. E.. ve müşterekleri vekili ile davalılardan A.. B.. vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 27.12.2007 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalıların murisleri adına tapuda kayıtlı olan 611 parsel sayılı taşınmazı Kahramanmaraş 1. Noterliği'nin 14 Aralık 1977 gün ve 19575 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını yine 606 parsel sayılı taşınmazı da haricen satın alındığını, taşınmazların uzun zamandan beri vekil edeninin zilyetliği altında olduğundan TMK'nun 713. maddesinde öngörülen süreler dolduğu için davalıların murisleri adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bir kısım davalılar vekili 11.10.2012 havale tarihli dilekçede açıklandığı üzere 611 parsel yönünden davanın kabulüne, 606 parsel yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Ayrıca, 29.07.2008 günlü üç nolu oturumda "10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini" açıklamıştır. Mahkemeye dilekçe sunan üçüncü şahıs konumundaki H.. T.. 31.10.2012 havale tarihli dilekçede özetle; 611 parsel sayılı taşınmazı Noterlikte düzenlenen satış vaadi senediyle davacı A.. D..'yle birlikte satın aldıklarını, 20 yıl kullandıktan sonra bu yerdeki hakkını 1997 yılında davacıya muhtar senediyle devrettiğini ve bu taşınmazla bir ilgisi kalmadığından noter satış vaadindeki hissesinin davacı adına tesciline bir itiraz olmadığını açıklamıştır. Ne var ki; dilekçesindeki imzanın kendisine ait olup olmadığı, kimlik bilgileri mahkeme kaleminde usulüne uygun olarak alınmamış ve onanmamıştır. Mahkemece, 611 numaralı parselin noter senediyle satın alındığı, 1977 yılından beri, 606 numaralı parselin ise sözlü anlaşma gereğince zilyetliğinin davacı tarafa terk edildiği, satanların kısa süre sonra öldükleri ve harici satış senedinin düzenlenemediği, davacının her iki taşınmazı birlikte ağaçlandırmak suretiyle tek bahçe halinde nizasız, fasılasız kullandığı, böylece MK'nun 713. maddesindeki mülk edinme şartlarının davacı lehine gerçekleştiği anlaşılmakla davanın kabulüne, dava konusu 611 ve 606 parsellerin malik yönünden tapularının iptaline, davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.Hüküm, A.. B.. ve bir kısım davalılar vekili olan aynı kişi tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; Dava konusu parsellere ilişkin tapu kayıtları getirilmiştir. 606 parsel sayılı taşınmaz: tarla niteliğiyle, 25750 m2 olarak 1/3'er paylı S.. B.., N.. K.. ve M.. B..adlarına tapulama yoluyla 24.06.1070 tarihinde tescil edilmiştir. 611 parsel ise; bağ niteliğiyle 26900 m2 olarak 1/3'er paylı olarak S..B.., N.. K.. ve M.. B.. adlarına tapulama yoluyla 21.06.1971 tarihinde tescil edilmiştir. Hasımsız veraset belgeleri dosya içerisindedir. Noterlikte düzenlenen satış vaadi sözleşmesi fotokopisi getirilmiştir. 14.12.1977 tarih ve 19575 yevmiye numaralıdır. Satış vaadinde bulunanlar: M.. B..oğlu ve N..K..'a vekaleten H.. K.. B.. ile S.. B.., alıcılar A.. D.. ve H..T.. olup, 611 numaralı parselin yarı yarıya alıcılar adına satış vaadinde bulunulduğu görülmüştür. Dava konusu 606 parselle ilgili haricen düzenlenmiş satış sözleşmesi bulunmamaktadır. Eldeki dava 25.12.2007 tarihinde açılmıştır. Mahallinde keşif yapılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları özetle; dava konusu 606 ve 611 parsel sayılı taşınmazların bir birine bitişik olduğunu ve davacı tarafından her iki taşınmazın 30-35 yıldan beri bir bütün olarak bağ, bahçe şeklinde tasarruf ve zilyedi altında bulunduğunu söylemişlerdir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, tapuda davalıların miras bırakanları adına kayıtlı olan taşınmazlardan 611 parsel sayılı olanın noterlikte düzenlenen satış vaadi sözleşmesi uyarınca ferağa icbar yoluyla tapusunun iptal edilip edilemeyeceği ve 606 parsel sayılı taşınmazın haricen satışı nedeniyle bu satışın geçerli olup olmadığı; ayrıca, dava dilekçesinde üstü kapalı olarak ileri sürülen ancak yerel mahkeme hakimince açıklattırılmayan TMK'nun 713/2. maddesindeki ölüm, gaiplik, tapu kütüğünden malikinin kim olduğu anlaşılamayan hukuksal sebeplerine dayalı olarak iptal-tescil davası olup olmadığında toplanmaktadır. Kural olarak; tapulu taşınmazların haricen satışı, TMK. 705, BK. 213, TBK 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri uyarınca geçersizdir. Ancak, TMK'nun 713/2. maddesindeki dava tarihi itibariyle üç halin ispat koşulları birbirinden farklıdır. Bu durumda, davacıya bunlardan hangi hukuksal nedene dayandığı açıklattırılmalı ve buna göre taraf delillerinin toplanarak koşullarının gerçekleşip, gerçekleşmediğinin araştırılarak hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi zorunludur. Bir başka anlatımla, haricen satışın geçerli olduğundan bahisle ve TMK'nun 713/2. maddesindeki koşullarda araştırılmadan dava konusu 606 parselle ilgili kabul kararı verilmesi hukuka, kanuna, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına son derecede aykırıdır. Dava konusu 611 parsel noterlikte düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde 1/2'şer paylı olarak davacı ile dava dışı H.. T.. adına satış vaadinde bulunulmuştur. Ne var ki, ½ payı noter senediyle alan kişi mahkemeye sunmuş olduğu ancak kimlik bilgileri alınmayan ve usulüne uygun olarak onanmadığı belirlenen 31.10.2012 tarihli dilekçeyle H..T.. 611 parseldeki ½ payı davacıya devrettiğini açıklamış ise de, bu dilekçe dikkate alınarak 611 parselin tamamına yönelik olarak iptal ve tesil kararı verilmesi doğru değildir. Çünkü, bu kişiye, davada ve yargılama aşamalarında husumet yöneltilmemiştir. Davada husumet yöneltilmeyen kişinin tapu kaydının bu şekilde iptal ve tesciline karar vermek doğru olmaz. Az yukarıda açıklanan dilekçesine dayanılarak karar verilmesi de isabetsizdir. Adı geçen kişiye herhangi bir tebligat yapılmamıştır. Hal böyle olunca, 611 parselle ilgili davacının payı yönünden iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken tümüne yönelik olarak iptal ve tescile karar verilmesi isabetsizdir. Yine 606 parsel içinde yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 150,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden bir kısım davalılar A.. E.. ve müştereklerine iadesine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı A.. B..'ya iadesine, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.