Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17709 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18308 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Manisa 2. Aile MahkemesiTARİHİ : 04/06/2013NUMARASI : 2011/627-2013/358H.. B.. ve Z.. B.. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Manisa 2. Aile Mahkemesi'nden verilen 04.06.2013 gün ve 627/358 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, evli iken 2010 yılında boşanan tarafların evlilik birliği İçinde biriktirilen 30.000 TL nin, davalı adına açılan banka hesabına yatırılmışken boşanma dava tarihinden önce çekildiğini açıklayarak 15,000 TL alacağın davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini İstemiştir.Davalı vekili, davalı adına açılan hesapta bulunan 30.000 TL davalının ailesinin yardımları ile yapılan bir birikim olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davalı adına Yapı Kredi Bankası'nda açılan hesapta bulunan 30.000 TL edinilmiş mal olduğundan davanın kabulüyle 15.000 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 15.10.2003 tarihinde evlenmişler, 25.07.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 13.09.2010 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202. ve devamı maddelerine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.Dava dilekçesinin içeriği ve taraflar arasındaki evlenme tarihi ve banka hesabının açılma tarihine göre davacı vekilinin isteği, davalı adına açılan banka hesabında bulunan para üzerindeki katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gereklidir.Mahkemece, aksi ispatlanmadığından davalı adına açılan banka hesabındaki paranın tamamının edinilmiş mal olarak kabulüyle 15.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmişse de, davalının savunması ve banka kayıtlarından davalı adına açılan hesaba 25.10.2005, 25.01.2007, 08.10.2007 ve 18.04.2008 tarihlerinde davalının yakınları tarafından toplam 4.450 TL havale yapıldığı saptanmıştır. Hesabın açılma tarihi itibariyle banka hesabında bulunan paranın edinilmiş mal olarak kabulü kural olarak doğru olmakla birlikte, TMK'nun 223/ son maddesi uyarınca bir malın kişisel mal olduğunun ispatı mümkündür. Davalı hesapta bulunan paranın 4.450 TL'sinin kişisel mal olduğunu savunmuş ve bu amaçla banka kayıtlarına dayanmıştır. İncelenen banka kayıtlarında 4.450 TL'nin az yukarıda açıklandığı üzere davalının yakınları tarafından havale edildiği belirlendiğine ve bu havalelerin davalıya hibe edildiği aralarında bizzat havale edenlerin de bulunduğu tanıklar tarafından doğrulanmış olduğuna göre 4.450 TL'nin davalının kişisel malı olduğunun kabulü zorunludur. Bu halde mahkemece, dava konusu edilen 30.000 TL'den kişisel mal niteliğindeki 4.450 TL düşülerek kalan miktarın yarısına TMK'nun 236. maddesi gereğince katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 257,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya verilmesine 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.