MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/05/2013NUMARASI : 2011/766-2013/330Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı-karşı davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARAsıl davada davacı üçüncü kişi vekili, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2006/10673 sayılı takip dosyasında yapılan 14.08.2007 günlü hacze konu dorsenin kendisine ait olduğunu, tamir için borçlunun iş yerinde bulunduğunu, hacizde alacaklıya dava açması için süre verildiğini ve aynı Mahkemede 2007/663 Esas sayı ile dava açıldığını belirterek kedisine ait dorsenin yediemin olarak teslimine karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, haczin borçluya ait iş yerinde yapıldığını, Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/178 Esas sayılı dosyasında verilip kesinleşen kararla haciz adresi ile içindeki eşyaların borçluya ait olduğunun belirlendiğini, üçüncü kişinin sunduğu belgelerin dava konusu mahcuzla ilgisinin bulunmadığını, istihkak iddiasının kötü niyetli olarak ileri sürüldüğünü belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Birleşen davada davacı alacaklı vekili, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2006/10673 sayılı takip dosyasında 14.08.2007 günlü haczin borçluya ait iş yerinde yapıldığını, Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/178 Esas sayılı dosyasında verilip kesinleşen kararla haciz adresi ile içindeki eşyaların borçluya ait olduğunun belirlendiğini, istihkak iddiasının kötü niyetli olarak ileri sürüldüğünü, hacizde İİK’nun 97. maddesinin uygulanması gerektiğini belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı üçüncü kişi ve borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.Asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın reddine ilişkin kararlar sırasıyla Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2010/6227 Esas-2011/4066 Karar ve 2010/6225 Esas- 2011/6583 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararları sonrasında her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilerek yapılan yargılama sonunda; tüm araştırmalara rağmen istihkak davasına konu dorsenin nerede olduğu tespit edilemediği ve bu nedenle dorse üzerinde keşifte icra edilemediği, dava konusu dorsenin tutanakla asıl davada davacı, birleşen davada davalı üçüncü kişiye teslim edilmesi nedeniyle anılan tarafa söz konusu dorsenin hazır edilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine ve buna ilişkin tebligatın davacı tarafa tebliğ edilmesine rağmen dorseyi hazır etmemesi nedeniyle keşif icra edilemediğinden her iki davanın da ispatlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir. Hüküm, asıl dava davalı,birleşen dava davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin az yukarıda değinlen bozma kararlarında özetle; İİK’nın 8/son maddesi uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağı içeriğinden, dava konusu dorsenin plakasının olmadığı, üzerinde ise kabartmalı olarak borçlunun adının yazıldığı, öte yandan alacaklı taraf, mahcuz üzerinde bulunan levha şeklindeki etiketin sonradan takıldığını iddia ettiği, bu nedenle öncelikle aracın ruhsat kaydının eklerinin getirtilmesi, bundan sonra alanında uzman bilirkişi yardımı ile yapılacak keşif incelemesi sırasında mahcuzun gerçek markası ile ayırt edici tüm özellikleri belirlenerek sunulan ruhsat kaydı ve ekleri kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.Mahkemece; bozma ilamı doğrultusunda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması için dava konusu dorsenin yerinin tespiti için yapılan araştırma neticesinde; dava konusu dorsenin 26.05.2008 tarihinde asıl davada davacı birleşen davada davalı üçüncü kişiye teslim edildiği belirlenmiştir. Üçüncü kişi dorseyi teslim aldıktan sonra, borçlunun işyerinin karşısındaki boş alana bıraktığını, sonrasında Kocaeli İline taşındığını, dorsenin nerde olduğunu bilmediğini, belediye görevlileri tarafından götürülmüş olabileceğini beyanetmiştir. Mahkemece, İlçe ve Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına yazılan müzekkerelerin cevabi yazılarında, dava konusu dorsenin Belediyeleri tarafından alınmadığı bildirilmiştir. Üçüncü kişiye 07.02.2013 tarihli duruşmada, dava konusu dorsenin keşif ve bilirkişi incelemesi yönünden hazır edilmesi için ihtaratta bulunulmuş ve bu ihtarat yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmiştir. Ne var ki; üçüncü kişi tarafından dorse hazır edilmemiştir. Bu kapsamda; dorseyi hukuken teslim alan asıl davada davacı birleşen davada davalı üçüncü kişi,dava konusu mal üzerinde yargılamaya yönelik inceleme yapılması için teslim etmek veya hazır bulundurmak yada bulunduğu yeri bildirmekle yükümlüdür. Aksi durumda, mal üzerinde inceleme yapılamaması nedeniyle oluşacak durum, bu yükümlülük altında bulunan taraf lehine değerlendirilemez. Kaldı ki, üçüncü kişi dorsenin bilgisi dahilinde götürüldüğünü iddia ettiği halde, gerek kolluk kuvvetlerine gerekse yediemin bulunduğu icra dosyasına bu konuda bildirimde bulunmamış ve dorsenin bulunması için ilgili birimleri harekete geçirmemiştir. Başka bir anlatımla, üçüncü kişi dorsenin rızası hilafına elinden çıktığını ispatlayamamıştır. Hal böyle olunca, dorseyi teslim etmek veya hazır bulundurmak yada bulunduğu yeri bildirmekle yükümlü üçüncü kişinin,bu yükümlülüğünden imtina etmesi karşısında, ispat yükünün üçüncü kişiye ait olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda,alacaklının açtığı birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Kabule göre de; asıl davanın reddine karar verildiği ve davalı alacaklı kendisini bir vekille davada temsil ettirdiği halde, lehine avukatlık ücreti hükmedilmemesi isabetsiz olmuştur.Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davalı birleşen davada davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün asıl dava bakımından avukatlık ücretine, birleşen davanın esasına ilişkin bölümünün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.