Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1763 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 21989 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : TespitTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce bozulmuş bozma kararı üzerine Mahkemece direnme kararı verilmiş olup hükmün davalılar Hazine vekili, ... vekili ve ... taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili, dava dilekçesinde mevki ve sınırları gösterilen taşınmaz bölümünün uzun yıllar müvekkilinin zilyet ve tasarrufu altında bulunduğunu, kadastro paftasında köy boşluğu olarak yazılı bulunan taşınmaz üzerinde değişik türde dikili ağaçları olduğunu, taşınmazın ... tarafından yapılan kamulaştırma alanında kaldığını, kamulaştırma nedeniyle taşınmaza el atıldığı tarihe kadar vekil edeni lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğini açıklayarak, taşınmazın mülkiyetinin vekil edeni adına tespitine, muhdesat bedellerinin Vakıflar İdaresine verilmesinin engellenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, taşınmazın köy boşluğu olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı ... vekili, taşınmazın vakıf malı olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını,... tarafından taşınmazın kamulaştırıldığını ve zilyet olarak Vakıflar Genel Müdürlüğünün gösterildiğini, Vakıflar İdaresinin izni dışında ev yapan ve ağaç diken işgalcilerin muhdesat üzerinde hak talebinde bulunamayacaklarını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı ... vekili, kurum aleyhine dava açılamasının yersiz olduğunu açıklayarak, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı köy tüzel kişiliği yargılama oturumlarına katılmamıştır.Mahkemece, davanın kabulüne ve teknik bilirkişi raporunda gösterilen 320,92 m2 yerin zilyetliğinin davacı adına tespitine karar verilmiş, davalılar vekillerinin temyizi üzerine anılan karar Dairemizin 28.05.2012 gün 2011/7439 Esas 2012/4879 Karar sayılı ilamı bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmesine ve davanın kabulüne karar verilmiş, anılan direnme kararı davalılar vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile Değişik 373. maddesinin 5. bendi hükmüne göre, Dairemizce yeniden yapılan inceleme sonucunda;Dava, kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan ve kamulaştırma alanı içerisinde kalan taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin 15.09.1941 tarih 4 sıra nolu tapu kaydının senetsizden oluştuğu ve gittisinin bulunmadığı, malikinin T.C Evladi Ekber Mütevellisi ... oğlu...olduğu, tapu kaydının cinsi hanesinde... Vakfından sulu veya susuz tarla ibaresinin yazılı olduğu, yapılan keşifte, bu tapu kaydının uygulandığı, dava konusu taşınmaza göre sınırların yaklaşık 2-3 ve 5-10 km uzakta bulunduklarının açıklandığı görülmektedir. Dava konusu yer, 1954 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında köy boşluğu olarak tespit dışı bırakılmıştır. Taşınmazın köy yerleşim alanı içinde kaldığı görülmektedir..... Vakfına ait Vakfiye ise, 1047 tarihlidir. Dava konusu yerin biçimsel olarak anılan tapu kaydı ile Vakfiye kapsamında kalması, dava konusu taşınmazın vakıf malı olduğunu göstermeye tek başına yeterli değildir. Bu halde, öncelikle vakfın niteliğinin belirlenmesi, sahih vakıf mı yoksa gayri sahih vakıf mı olup olmadığının araştırılmasıyla dava konusu taşınmazın vakıf malı olup olmadığının saptanması zorunludur. Açıklandığı şekilde vakfın niteliğinin ve taşınmazın vakıf malı olup olmadığının belirlenmesi için dosyanın tomarı ile birlikte Vakıflar konusunda uzman (akademisyen) bir bilirkişiye tevdi edilmek suretiyle bu konuda rapor alınması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.Ayrıca, Mahkemece dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların kayıtlarının bulunduğu yerlerden getirtilerek keşif yapılırken ve hüküm kurulurken gözönünde bulundurulması gerekirken anılan kayıtlar getirtilip değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.Bundan ayrı, davanın niteliğine göre, TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca ilgili kamu tüzel kişilerinin de davada taraf olması zorunludur. Hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa ile büyükşehir belediye sınırları tüm ilin mülki sınırları haline geldiğinden ilgili kamu tüzel kişisi olarak .... Büyükşehir Belediye Başkanlığı da davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkilinin tamamlanması gerekirken bu yön gözardı edilmiştir. Bu durumda, davacıya Büyükşehir Belediyesini davaya dahil ederek taraf koşulunu tamamlama olanağı sağlanmalı, bundan sonra Büyükşehir Belediyesinin de savunmaya ilişkin beyanı alınıp, varsa delilleri toplanmalı, ondan sonra iddia, savunma ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalılar vekillerinin temyiz itirazları bu yönde yerinde olduğundan Dairemizin 28.05.2012 gün 2011/7439 Esas 2012/4879 Karar sayılı bozma kararının kaldırılarak hükmün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Açıklanan sebeplerle Dairemizin 28.05.2012 gün 2011/7439 Esas 2012/4879 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASI ile yerel mahkemenin 21.03.2013 gün 2012/387 Esas 2013/119 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 14.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.